Sayın Adnan Oktar'ın 24 Temmuz 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 24 Temmuz 2016

 

(Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kuvvet Komutanlarıyla birlikte bugün Ankara Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret etti ve emniyet güçlerine hitaben çok güzel bir konuşma yaptı. “Bu hainlere karşı sizinle omuz omuza ter döktük. Türk Silahlı Kuvvetlerine bu rezilliği, kepazeliği yaşatanlar cezalandırılacaklardır. Bunlar asker elbisesi giymiş yılanlar, çıyanlar, teröristlerdir. İnşaAllah bunları temizleyeceğiz. Allah bize güç verecektir. Asker, polis arasında hiçbir fitneyi kabul etmiyoruz. İnadına birbirimize sarılacağız, bir olacağız. Biz polisimizi, askerimizi çok seviyoruz. Polis, asker daima kardeştir. Biz asker, polis, jandarma, korucu, hepimiz omuz omuza ülkenin birliği, bekası için mücadele etmeye, ülkemizi korumaya devam edeceğiz” dedi. Daha sonra Genelkurmay Başkanı, Efkan Ala ve beraberindeki kuvvet komutanları hep beraber şehitlerimiz için el açarak dua ettiler.)

Hava, Kara, Deniz, güzel, Genelkurmay Başkanı da var. Olmuş bu tam olmuş. Konuşma da gayet derli toplu, net. Bu fitneyi ortadan kaldıracak güçte isabetli, faydalı bir konuşma olmuş. Tebrik ediyoruz Paşamızı. Bütün diğer paşalarımızı da selamlıyoruz. Hepsine Allah uzun ömür versin. Sağlık sıhhat versin. Hidayet versin. Kalplerinde hep o nur parlasın. Üstlerinde o nur hep parlasın.

 

(Sayın Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanımız Efkan Ala’yı da ziyaret etti. Bu ziyarette darbeciler için “Bunlar vatan evladı olamaz. Bunlar asker elbisesi giymiş, Peygamber ocağına dâhil olmuş teröristlerdir. Bunlar kardeşlerimizi şehit ettiler. Biz her zaman birlikte çalıştık, birlikte çalışacağız. Milletimize yöneltilen tehditleri birlikte bertaraf edeceğiz” dedi.)

Şimdi darbeyi isteyen Amerika ve İngiltere, Avrupa yani bu çok büyük bir cenah, hatta Japonya bile bunun içinde. Yani gariptir, hayrettir, Japonya da bu işin içine dâhil. İslam ülkelerinden birçoğu destekliyor. O yüzden bu konuda felsefi bir çalışma yapılması gerekiyor. Yani adamlarda hükümete karşı bir öfke var. Hükümetin yapacağı şey modernliği savunmak, kaliteyi savunmak, sanatı savunmak, ilerici aydın bir ruhu çok iyi vurgulamak.

Ordu içinde fikir düzeyinde çeşitli bakış açıları var. Mesela kendine “Kemalist” diyen bir ekip var. Ama Atatürkçülükle bir kısmının alakası yok. İçleri öfke dolu ve nefret dolu bir kısmının, hepsi için demiyorum. Sosyalist solcu subaylar var. Yani komünist eğilimli olan subaylar var. Doğrudan solcu olup AK Parti’ye öfke duyan, Müslümanlara öfke duyan subaylar var. Her çeşit insan olabilir. Yani bu her çeşit insanın ortak bir görüşte birleşmesini sağlamak gerekiyor. Yoksa bunun tekerrür etmesi her an mümkün. 

 

(Bugün Taksim’de CHP’nin ev sahipliğinde bütün partilerin katılacağı büyük bir demokrasi mitingi yapıldı. Bütün partilerden insanlar meydana akın etti.)

Evet. Darbenin yapıldığı gün “CHP’liler, MHP’liler, AK Partililer, Saadet Partililer, Büyük Birlik Partililer büyük mitingler yapsınlar” dedim. “Ve mitinglerde karşılıklı birbirlerine destek sağlasınlar” dedim. Yani “Mesela CHP mitingine AK Partililer gitsin” dedim. Ve “Tayyip Hoca’nın resimlerini, AK Parti sloganlarını kullanmayın” dedim. Çünkü bu parti işi değil. Türkiye’ye yönelik bir olay var. Dolayısıyla bu da uygulandı. Geniş çapta uygulandığını görüyorsunuz.

 

Milis Gücü Sağlıklı Bir Yapılanmadır. Eğer İyi Planlanırsa Çok Faydalı Olur

Hükümetin A, B, C, D planları olması lazım. Bir de milis gücü oluşturulması gerekiyor. Yani milis gücü her zaman için sağlıklı bir yapılanma. Mesela İran’ın milis gücü var. İran’ı yerinden bile kıpırdatamıyorlar. Yoksa İran’da otuz kere darbe olurdu. İlk dönemde böyle bir yapılanma yoktu İran’da. Sürekli devlet başkanları öldürülüyordu peş peşe. Meclise bomba atıyorlardı, oraya bomba atıyorlardı, buraya bomba atıyorlardı. Adamlar dedi ki; “Bizim yüzlerce devlet başkanı adayımız var. İsterseniz her gün bir tane öldürebilirsiniz.” Dediler. Ve devlet içinde ayrıca bir yapılanma oluşturdular. Arkasından bir yapılanma daha oluşturuldu. Yani iki milis gücü oluşturuldu ayrı ayrı birbirinden bağımsız. Ordu gücü ve polis gücü de ayrı. Hz. Mehdi (a.s) ordusu ayrı, beşli sistem üstüne oturdu İran. Ne PKK’nın gücü yetiyor ne Avrupa’nın, ne Amerika’nın. Amerika bak, yıllardan beri uğraşıyor İran’la, Avrupa da uğraşıyor, İngiltere de uğraşıyor. Amerika’nın bu baskılarına rağmen, İngiliz derin devletinin bunca komplosuna rağmen İran cayır cayır gelişmeye devam ediyor, gayet sıhhatli bir devlet. Ama tabii milis gücü çok iyi düşünülmesi, çok iyi ayarlanması gereken bir sistem, yani riskli de olabilir, faydalı da olabilir. Eğer iyi planlanır, iyi eğitilirse çok faydalı olur.

 

Türkiye'de Her Kesimin Rahat Ettiği Bir Ortam Oluşturulursa Darbe Yapmak İsteyenlerin Kullanabileceği Hiçbir Gerekçe Kalmaz

Darbe için gerekçeyi ortadan kaldırmak çok önemli. Modern Türkiye, aydın Türkiye, sanatın, estetiğin hâkim olduğu bir Türkiye istikrarlı Türkiye olur. Gelenekçi Ortodoks sistemin hâkim edilmeye doğru gittiğini düşünürse insanlar kendilerine yaşam alanı bulamayacaklarını düşünürler. Hâlbuki Türkiye her görüşte insanın yaşayabileceği huzur bulacağı bir Türkiye olması lazım. AK Parti gerçi bunu yapıyor ama daha sağlıklı, daha sıhhatli, daha derli toplu bunu yerine getirebilir. Modern insanların, Kuran İslam’ı yaşayan insanların yaygın olduğu bir Türkiye sıhhatli Türkiye olur. Yani adamın kafasında bir Türkiye modeli var, Avrupa modelinde bir Türkiye. Ama gelenekçi Ortodoks bir Türkiye, daima bunu yaşayamayan insanlarca bir rahatsızlık olarak algılanır. Bunun ortadan kalkması lazım. Yani solcu da çok rahat etsin Türkiye’de, ateist de rahat etsin, Nakşibendî, Kadiri de, en koyu gelenekçi İslam’ı yaşamak isteyen de, Kuran İslam’ını yaşamak isteyen de, modern, çok kaliteli bir Türkiye’de yaşasın. Avrupa’dan daha gelişmiş bir Türkiye’de yaşasın. O zaman hiç kimsenin bir itirazı olmaz.

 

Sevgi ve İmanla Birbirine Bağlanan Bir Topluluğa Deccal Güç Yetiremez

Şimdi görevinden alınan askerler var, hukukçular var, şu var, bu var. Bu kişiler AK Parti’ye muhalif ve darbeye de yatkın bir ruh hali geliştirebilir. Yani bu da bir risktir. Bu kişilerin de yatıştırılması, modern Türkiye ile mümkün, çok sevecen bir Türkiye ile mümkün. Çünkü Avrupa’nın da o zaman ikna olması mümkün İngiliz derin devleti de ona artık diş geçiremez öyle bir sisteme. Birlik beraberlik içinde olan, sevgi dolu olan bir sisteme diş geçiremez. Çünkü deccaliyet nefretin yayıldığı zeminde çok çabuk hayat bulabiliyor. Türkiye’de nefretin yayılmasını ortadan kaldıralım. Sevginin gelişmesini sağlayalım. Sevginin olduğu ortamda deccal yaşamaz. Sevgi deccalın panzehridir. Sevgi ve iman olan bir topluluğa deccal güç yetiremez. Ama nefret politikaları yine devam ederse deccalın da gücü daha da artar. Deccalın gücünü yok etmek için sevgiyi geliştirmemiz lazım.

 

Darbe Tehlikesine Karşı Çözüm Modernlik, Kalite ve Sanatın Geliştirilmesidir

Aslında çözüm sadece modernlik ve kalite, sanat. Yani çünkü ordu Adnan Menderes’e karşı olduğunda kalitenin yok olmasından, sanatın yok olmasından, gelenekçi Ortodoks inancın yayılmasından rahatsız olarak bunu yaptılar. Yani hep şikâyet bu olmuş şu ana kadar. Bakın, dikkat edin. Ordunun tek şikâyeti olmuş: Gelenekçi Ortodoks inanç ve bu inancın getirdiği sanattan, estetikten ve kaliteden uzak yapı. Bundan rahatsız olmuşlar. Yoksa Adnan Menderes mesela köylere çeşmeler yaptırdı, yollar yaptırdı. Muazzam hizmeti vardı. Ama sanat ve kalite gelişmedi. Yani bunun arayışı ve özlemi içinde oluyor insanlar. Sanatı, kaliteyi ve ilerici aydınlık düşünceyi ön plana alan bir yapıyı insanlar istiyor. Çünkü insanların içini açan sanat oluyor. İnsanlar güzellik ararlar. Mesela normalde durduk yere bir insan sıkılır, sıkılırsa bir şeyi değiştirmek ister, bunalır yani. Mesela CHP bile iktidara gelmiş olsa ondan da insanlar sıkılabilirler. Bir an önce değiştirmek isteyebilirler. İnsan aceleden yaratılmış diyor insanın ruhunda var bu. Biran önce kurtulmak ister.

 

Solun da Sağın da Kurtuluşu Mehdiyet'tedir

Komünistlerin dediği mesela, “Ne şeriat, ne darbe, bağımsız Türkiye, faşizme karşı omuz omuza“. Tamam hadi sen bir şey yap o zaman diyorsun, al sana komünizm diyor. Al sana proletarya diktatörlüğü. Kazık gibi heykeller, korkunç resimler. Dehşet verici bir sistem boyunlarında kırmızı fularlarla gezen adam öldürmeye hazır komünist milisler, bir kısmı için söylüyorum. Adamın sunduğu şeye bak adam bataktan kaçarken ateşin içine düşürüyor. Bak faşizmden daha korkuncunu bize teklif ediyor. Gelenekçi Ortodoks sistemin meydana getireceği soğuk sevgisiz dünyadan daha dehşet verici bir dünyayı bize çözüm olarak gösteriyor. Anlaşılıyor ki hiçbiri değil ancak Mehdiyet. Ancak Mehdiyet’le kurtuluş var. Solun da kurtuluşu Mehdiyet’tedir, sağın da kurtuluşu Mehdiyet’tedir.

 

Askerimizin, Polisimizin ve Halkımızın Darbe Durumunda Ne Yapılması Gerektiği ile İlgili Eğitilmesi Gerekir

Askerimizin darbe teklifine karşı eğitilmesi lazım. Orduda darbeye karşı bir eğitim verildiğini ben duymadım. Orduda dış saldırıya karşı eğitim veriliyor ama darbeye karşı eğitim verilmesi çok önemli. Darbe durumunda bir asker ne yapması gerekir? Nasıl mücadele yapması gerekir? Mesela tankları nasıl durdurması gerekir? Uçağı nasıl durdurması gerekir?  Darbecilere karşı nasıl tavır alması gerekir bunların ince ince detaylı anlatılması lazım. Polisin de ayrı eğitilmesi lazım. Polis de o yönde eğitilmiş değil. Darbeye karşı bir eğitim yok. Hatta bu konuda kitaplar yazılabilir. Halk da darbeye karşı eğitilebilir. Darbede ne yapacağını bilmiyor halk. Tamamen doğaçlama olarak mücadele veriyor. Hiçbir şey belli değil. Kimi mesela askeri dövmeye kalkıyor, kimi bağlamaya kalkıyor, kimi silahını alıyor, kimi aldığı silahı geri veriyor. Kimse ne yapacağını bilmiyor. Ne yapacağını bilmesi lazım halkın.

 

(Bazı büyük internet siteleri Bakırköy CHP İlçe Başkanlığı’nın yazdığı bir kağıt üzerine AK Partililere “CHP’nin mitingine gitmeyin. AK Parti’liler oyuna getiriliyor” çağrısı yaptı. Bakırköy İlçe Başkanlığı’nın duyurusu, hükümetin şu an darbe bahanesiyle sivil bir darbe yaptığı ve bu tehlikeli girişe dur demek için herkesin meydana gelmesi şeklinde.)

İşte bu felaketin kapısını açan bir konuşma. Bir darbe var buna karşı millet tavır alıyor o kadar. Karmakarışık bir sistem yok. Yersiz, isabetsiz, zararlı bir açıklama. Velev ki dediği gibi olsa bile toplanmanın ne faydası olacak? CHP’nin yaptığı güzel bir şey, darbeye karşı insanları toplayıp bir şeyler konuşuyor, fazla irdelemeye gerek yok, mühim olan CHP tavır alıyor. Bu konuşmalar ister istemez darbenin felsefesine uygun bir hale gelir öbür türlü. Çünkü darbenin ihtiyacı olan şey halkın ikiye bölünmesidir. İki ayrı görüşü, iki ayrı menfaat çatışmasını gerektirmesidir ve o zaman üçüncü güç bir devreye girdiğinde elliye elli olan güçleri, birlik bir güç elli bire çevirir, birlik bir güçte bak bir veyahut ikilik bir güçte elli ikiye çevirir, elli dörde çevirir ve darbeyi başımıza getirir.

 

İkiye Bölünmüş Bir Yapı Türkiye İçin Çok Tehlikeli Olur

Elliye elliyi muhafaza etmek tehlikeli olur Türkiye için. En, en, en olabilecek yüzde doksan beşe beş olabilir Türkiye’de yani yüzde doksana on bile tehlikeli olur, bütünün bir arada olması gerekiyor. En az yüzde doksan beş kesimin bir arada olması gerekiyor, öbür türlü riskli olur, birbirlerine muhalif konuşmalarda konuyu pozitife çevirecek bir üslupla kapatmak lazım. İrdeleyip böyle lastiklendirip sündürüp elliye elliye düşürmek tehlikeli olur.

 

Kalitenin, Sanatın Ön Plana Alındığı ve Demokrasinin Geliştiği Ülkelerde Darbe Riski Olmuyor

Bakın bütün İslam ülkelerinde darbe riski oluyor. Bütün Asya ülkelerinde darbe riski oluyor. Danimarka’da, Norveç’te, İsveç’te falan olmuyor. Hollanda’da, Almanya’da falan olmuyor. Yani kalitenin ön plana alındığı, sanatın ön plana alındığı demokrasinin geliştiği yerlerde olmuyor. İktidara gelen parti mesela Mısır’da bir geldi ihvan-ı Müslim’in, tam kendi gelenekçi Ortodoks mantığına göre ülkeyi idare etmeye başladı. Hemen Musevi karşıtlığı, Hristiyan karşıtlığı, sanat estetik tamamen ortadan kalktı. Böyle kahverengiyle gri karışımı, siyah karışımı bir Mısır oluştu. Böyle göbekli, yaşlı, sert mizaçlı, sert yüzlü insanlar Mısır’ı yönetmeye başladılar. Ve çok haşin bir üslupla. İnsanlar baktılar hayatın anlamı kalmadı, yüzde 50’si için. Garip böyle koyu gri bir Mısır meydana geldi. Adamlar da o hükümeti devirdi.

Tayyip Hocam modern bir insan. AK Parti de modern İslam anlayışını savunan bir parti. Ama elinde elemanı yok yani yetişmiş gençliği yok.

 

Gelenekçi Ortodoks Bir Görünüm Verilmesi Toplumda Gereksiz Bir Yorgunluğa Sebep Olabilir, Bu Yorgunluktan Kurtulmak İsteyen İnsanlar Darbecilere Destek Olabilir

Tayyip Hocam bir orta yol bulursa çok rahatlar. Modern genç kızları, modern delikanlıları da ön safa alsın. Hep başörtülü hanımlar olmasın. Hep sakallı gençler veyahut işte bıyığı belirli biçimde kesilmiş gençler olmasın. Modern hanımları böyle dekolte hanımları, aydın görünümlü, modern görünümlü gençleri ön plana alsın. Müziği ön plana alsın, sanatı ön plana alsın. Böyle klasik sağcı, gelenekçi Ortodoks bir görünüm gereksiz yere bir yorgunluk meydana getirir toplumda. Bu yorgunluktan kurtulmak isteyen insanlar darbecilerden yana tavır geliştirebilirler. Yani orduda eğer Gülenci bir hareket gelişmiyorsa illaki ideolojisi olan bir hareket gelişir.

 

Ak Parti'nin Her Kesimden İnsanı Mutlu Edecek Bir Ortam Sunması Gerekiyor. Sadece Gelenekçi Müslümanların İstediği Yapılırsa Türkiye'nin Yüzde 60'ının İsteği Yapılamamış Olur. Bu da Darbe İçin Uygun Zemin ve Darbeyi Destekleyecek Potansiyel Kitleler Oluşması Demektir

Artık sertlik politikası olmaz. Yani parti liderleri bundan sonra sert konuşamazlar. Sert demeçler olmayacaktır. Çünkü sert demeç olduğunda bu darbecinin ideolojisinin tasdiki olur. Bak der burada millet birbirine düşmüş. O ondan nefret ediyor, o ondan nefret ediyor. Bu insanlara siyasetle yön vermek mümkün değil. Zor kullanarak, korkutarak, dehşet saçarak hakim olup bunları kurtarmak gerekir. Yani komünizmde de devrimin mantığı bu oluyor. Komünizmde halkın menfaati için halka rağmen mantığı var. Bak, halka rağmen halk için. Şimdi darbede de yani halka rağmen halk için mantığıyla ortaya çıkar darbeciler. Şiddet ve dehşetle halkı bastırıp, onların muhalefetini durdurup halka hizmet etme düşüncesi oluyor darbecilerde. Komünizmde de bu aynısı vardır, faşist darbelerde de bu vardır. Mesela Hitler dehşet saçarak iktidara geldi. Amacım halka iyilik yapmak dedi. Hakikaten de Almanya zengin oldu Hitler’in zamanında. Görülmemiş şekilde zengin oldu, tarihinde hiç olmadığı şekilde. Mesela Mussolini İtalya’da iktidara geldi. İtalya akıl almaz zengin oldu yani tarihinin en zengin devridir, dehşet ve şiddetle. Mesela 1960’ta asker darbe yaptığında, biz bunları asıyoruz ama halkın mutluluğu için asıyoruz dediler. Yani öyle bir mantık vardı. Mesela Mao milyonlarca insanı öldürdü Çin’de. “Çin halkının mutluluğu için yaptım” dedi. “Çin halkını kurtardım” dedi. “Yoksa halk mahvolacaktı. Yöntem budur” dedi. Şuanda da darbeciler güya Türk halkını kurtarma mantığıyla hareket ediyorlar. “Çünkü AK Parti ideolojisinin içerisinde kilitlenip kaldılar” diyor. “Çıkamıyorlar şuan” diyor, “ileri geri hareket edemiyorlar. Ancak biz halka şiddet kullanarak, dehşet saçarak, onları korkutarak gücü ele alıp, onları bu derdin içinden kurtarabiliriz” diyorlar. “Yoksa onlar bu sistem içinde kilitlenip kaldılar” diyor. Yani rejim ileri geri hareket edemiyor diyor. “Ve AK Parti kilitleme politikasına devam ederek bu açmazı iyice kitler hale getiriyor” diyor. Ve bu şekilde yorum yapıyor. Şimdi bu yorumun ortadan kalkması için, bu ideolojik felsefenin ortadan kalkması için Halk Partisi, Büyük Birlik Partisi, MHP, Saadet yani hepsinin ideoloji ve inançlarına uygun bir felsefi devlet bakış açısını, bir siyaset bakış açısını AK Parti uygulamak zorunda. Mesela bütün CHP’lileri mutlu edecek bir çalışma yapması lazım. Bütün MHP’lilerin hoşuna gidecek bir politika izlemesi gerekiyor. Ve bütün AK Partililerin hoşuna gidecek bir politika izlemesi gerekiyor. Ama bunu yaparken yüzde 20 AK Parti’den koparabilir, yüzde 20 CHP’den koparabilir, yüzde 20 MHP’den koparabilir. Çeşitli partilerden yüzde 20’şer koparabilir. Ama mesela yüzde 80’ini uygular, o da onları rahatlatır, kabul eder. AK Partililerin istediğini yüzde yüz yapmak CHP’nin olmaması demektir, CHP insanının olmaması demektir. Halbuki AK Parti’den yüzde 20 menfaatlerini ve onların imkanlarını alırsa AK Parti mesela AK Partili dışarıda dekolte bir hanım istemiyor veyahut müzik istemiyor. Bunu yapması lazım AK Parti’nin. Yani sırf oraya göre bunu yapamaz. O zaman modernliği isteyen kesim sıkılmaya başlar, gerilir. Darbeci kesimin potansiyel kitlesi oluşmaya başlar. Bu anda olmazsa da uygun bir zeminde bu ortaya çıkabilir. Yani bu bir patlama olarak kendini gösterebilir. Mesela sürekli AK Partili olmak insanları sıkabilir. Adam sırf ondan bile kurtulmak isteyebilir. Yani psikolojik zarar verebilecek, psikolojik baskı yapabilecek her şeyi AK Parti’nin hesap etmesi gerekiyor. Ve AK Parti’nin hiçbir zararı olmaz bundan. Yani müzik AK Parti’nin İslam’ı yaşamasını engellemez. İnancıyla da çelişmez. Dekolte hanımların olması, modern geçlerin olması AK Parti’yi yıkmaz, bilakis ayakta tutar. Hiçbir şey olmaz. Çünkü gelenekçi Ortodoks kesim zaten AK Parti’yi beğenmiyor. Yani herkesin isteğini yapması mümkün değil AK Parti’nin. Herkesten biraz alarak yapabilir. Mesela gelenekçi katı Ortodoks Müslümanların inancına da uygun bir zemin var Türkiye’de. Ama Ortodoks gelenekçi Müslümanların bütün istedikleri yapılırsa o zaman Türkiye’nin yüzde 60’ının dediği yapılamamış olur. Hatta yüzde 70, yüzde 80’inin dediği yapılmamış olur. Onun için modern, kaliteli bir Türkiye’ye ihtiyaç var. Tayyip Hocam o konuda abansın ve her türlü gayreti göstersin. Yoksa yani bu potansiyel tehlike kesintisiz devam eder.

 

Darbe Tehlikesinin Çözümü Modernizm, Kalite, Sanat ve Hürriyettir

Yoksa her zaman kapıda. Paralelle dikeyle alakası yok, paralel subayların tamamı gitsin, esaslı şekilde darbe ayağa kalkar, yine çıkar. 1960’larda Fethullah Gülen yoktu. 1971’lerde, 12 Mart muhtırasında Fethullah Gülen yoktu. 1980 darbesinde, Talat Aydemir darbesinde Fethullah Gülen yoktu, apar topar yurt dışına kaçmıştı. Zannediyorlar ki Fethullah Gülen hareketi susturulunca darbe tehlikesi de ortadan kalkar. Böyle bir şey yok. Çeşit çeşit Türkiye’de o zuhur etti. Mesela sağ darbe de olabilir, sol darbe de olabiliyor. 1971’de 12 Mart muhtırası soldu. 12 Eylül, bak hep 12’ler ve dikkat edin hep Cuma gününe rast getiriliyor.

 

Samimi ve Sevgi Dolu Bir Ortam Olursa En Azgın Darbeci Bile Darbe Yapamaz

Türkiye’de sanat varsa, özgürlük varsa mesela ateist, adam toplanır, konuşuyordur, arkadaşlarıyla bir yere gider adama saygı duyarsın. Komünisttir, toplanır sohbet eder, bir yere geziye gider saygı duyarsın. Adam koyu gelenekçi Katolik Müslüman’dır, toplanıp zikir yaparlar, sarık cübbeyle istediği gibi gezer ona da saygı duyarsın. Masonlar toplantı yapar ona da saygı duyarsın. Ama Allah’tan korkan, Allah’ı çok seven bir insanın kontrolünde olur bu toplum. Ve ona da zarar getirttirmez, buna da zarar getirttirmez, herkese sevgi gösterir. Sanat her yere hakim olur, estetik, kalite her yere hakim olur, özgürlük alabildiğine olur, kadınlar istediği gibi giyinir, isteyen çarşaf peçeyle gezer, isteyen süper mini etek giyer kimse de karışmaz. Yani orada candan bir ortam, samimi bir ortam, sevgi ortamı olursa en azgın darbeci bile olsa orada darbe yapamaz. Ama yüzde ellinin dediği oluyor da yüzde ellinin dediği olmuyorsa darbecinin kapısı sonuna kadar açıktır. Çünkü yüzde ellilik bir kuvvet onun arkasında demektir. Bazı ülkeler, bazı olaylar için diyorum.

 

(Van’ın İpekyolu ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarının uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırı sonucu bir kişi şehit oldu, iki kişi yaralandı. Bölgede teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için operasyon başlatıldı.)

Hep aynı sözler. Benim metafizik gördüğüm konulardan bir tanesi de bu. Üç tane çapulcu geliyor, karakolun önüne kadar geliyor, otomatik silahla içeriyi tarıyor, askerleri vuruyor, şehit ediyor, adam gayet sakin adımlarla yürüyerek çekip gidiyor. Kardeşim o adamın orada kalmaması bir mucize. Karakol dolusu adam var, nasıl oluyor bu iş? Bir asker için gerekirse bir milyon mermi sıkarsın yine adamı bırakmazsın. Ben anlayamıyorum bu işi. Mermiden bulut oluşturursun kardeşim yağmur gibi, sağanak yağmur gibi, kaçamaz. Yani tutar yakasından götürürsün.

 

(Selahattin Demirtaş, Güneydoğu’daki operasyonları da darbecilerin yaptığını iddia eden şöyle bir konuşma yaptı. “O zaman Davutoğlu ne diyordu? “Sur’u ev ev temizleyeceğiz” diyordu. Ama emrindeki subay kripto paralelci çıktı. Bu darbecilerin önünde ilk biz durduk, şehirlerimizi yıkıyorlar dedik. Daha bir ay önce bu generaller kahramandı, biz vatan hainiydik. İşte darbe adım adım böyle geldi.”)

Kardeşim orada PKK’ya karşı mücadele yapan kim varsa kahramandır. Kahraman olan adam gidip orada alçaklık yaparsa oradan da adı zalim olur. Bir insanın sonu önemlidir başı değil.

 

(Başbakan Binali Yıldırım, “Darbe girişimi sonrası MİT müsteşarına “Genelkurmay başkanımıza neden önceden haber vermediniz?” diye sordum, tatmin edici cevap alamadım” dedi. İstihbarat size darbe girişimini niye haber verememiş sorusunu yanıtlayan Yıldırım, “Onun cevabını ben de arıyorum, Cumhurbaşkanımıza sürekli her şeyi haber verirler. Maalesef süreçten haberimiz olmadı” dedi.)

Olay tabii halkın da tedirgin olacağı kadar büyük. Komutanları bir kere ortada göremedik ilk gün. Hiç kimse yok ortada adeta, bir tek Birinci Ordu Komutanı ortadaydı. MİT müsteşarı da ortada yoktu. Bir hayır vardır ne diyelim. Tabii acı bir durum yani.

 

Genelkurmay Başkanlığı Ani Bir Durum Olduğunda Daha Etkin İletişim Yöntemleri Kullanabilir

Genelkurmay Başkanlığı’nın ani bir durum olduğunda bilgilendirme sistemi yeterli değil. Faksla bilgilendirme yapılıyor; faks çok geri bir teknoloji. Mesela bak, faks sistemini kilitlemiş adamlar. Genelkurmay her yere faks gönderdiğini zannediyor; hâlbuki gitmemiş. Demek ki kullanılacak bir yöntem değil. Televizyon kullanabilir, radyo kullanabilir Genelkurmay. Genelkurmay’ın radyosu olsun, televizyonu olsun. Faks sisteminin dışında ileri teknolojiler olabilir. İnternetten de aynı şekilde bilgiyi aktarabilir. Ama çok çok daha gelişmiş teknolojileri de kullanabilir. 

 

Peygamberimiz (sav) 1400 Yıl Önce, Darbe Girişimini Hadisle Bildirmiştir

Ahir zamanda Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s) devrinde olacak bir olaydan bahsediyor, Medine’de yani İstanbul’da olacak olaylardan. “Köprü boydan boya tutulduğunda, doğudan gelen perçemli yıldızlar uçtuğunda, işte bu köprüde insanlar ölürler.” (Yevm-ul Halas, Kamil Süleyman, sayfa 515)  Görüyor musun detayı? Bak, “Köprü boydan boya tutulduğunda, perçemli yıldızlar” uçaklar. Yani yıldız gibi hani kuyruklu yıldız gibi uçuyor ya kuyruklu yıldıza benziyor ama yan yana uçan kuyruklu yıldızlar. “Peş peşe uçan kuyruklu yıldızlar.” Çünkü kuyruklu yıldız bir tane olur. “Kuyruklu yıldızlar peş peşe” diyor. “Doğudan gelen perçemli” diyor. Bombaları var ya altında saç gibi oluyor ya. Altı doluyor perçem gibi. “Onlar uçtuğunda” diyor. “Köprüde insanlar ölürler” diyor. (Yevm’ul Halas, Kamil Süleyman, sayfa 515) Köprüde ketayip de olduğunu söylüyor, taburlar. Bu biraz artık aklın ihtiyarını alacak şekilde açık yani. Ketaib taburlar, köprünün üstünde.

 

Bundan Sonra Çok Halim Bir Politika Olacaktır

Türkiye yeni bir damara girdi. Yeni bir hayat şekline girdi. Yeni bir boyuta girdi. Allah Türk milletini yeni bir yöntemle terbiye etti. Bundan sonra bağırma, çağırma, kavga olmaz. Bundan sonra kardeşlik ruhu daha pekişir. Bu Mehdiyet’in bir aşamasıydı. Bir aşama daha var, son aşamada da Mehdiyet var, inşaAllah.



DEVAMINI GÖSTER