Sayın Adnan Oktar'ın 12 Ağustos 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 12 Ağustos 2016

 

(Mardin’de şüpheli bir aracı durdurmak isteyen polis Durmuş Polat PKK’lıların saldırısı üzerine şehit oldu, 3 polis de yaralandı. Çıkan çatışmada 7 terörist etkisiz hale getirildi. Şehidimizin fotoğrafı var.)

Kabadayıya Allah rahmet etsin. Allah güzel makamına bizi imrendirdi. Ne güzel, ne büyük mutluluk, ne büyük sevinç, ne büyük şeref. Allah bizlere de nasip etsin. Gıpta ediyoruz. Annene babana Cenab-ı Allah uzun ömür versin sevdiklerine. Senin zaten yerin iyi, senin yerin güzel. İmreniyoruz.

 

PKK İçindeki MİT Elemanlarını PKK’ya Bildirmek Görülmemiş Bir Kahpeliktir

Yani alçaklık üstüne alçaklık, namussuzluk üstüne namussuzluk, haysiyetsizlik üstüne haysiyetsizlik.         Ne büyük alçaklık. PKK’nın içinde MİT elmanı olarak görev almak zaten olağanüstü zor bir şey. Çok riskli bir görev. Kahpece gidip onu sen ihbar ediyorsan alçak artı alçaksın yani katrilyonlarca kere alçaksın. Böyle namussuzluk ben görmedim. Kimse o köpek onu ortaya çıkartıp rezil rüsva etmek lazım.

 

(New York Times’te geçtiğimiz günlerde yine Türkiye’yi parçalanmış gösteren bir harita yayınlandı. Türkiye topraklarının bir kısmı Mezopotamya adı altında PKK bölgesi yapılmış. Diğer kısmı Ermenistan olarak adlandırılmış. İzmir yarı otonom ayrı bir bölge gibi gösteriliyor. Ve İstanbul’un içinde bulunduğu Trakya bölgesi de uluslararası Konstantinopolis merkez olarak adlandırılmış.)

Zannettikleri gibi olmaz. Daha önce denemişlerdi, bu sefer daha da kapsamlı tören yaparız. Akıllarını başlarına alsınlar. Kanunla hukukla tabii.

 

Gece-Gündüz Bütün Kanallarda Mehdiyet ve Mesihiyet Anlatılıyor

Risale-i Nur’da nasıl geçiyor, hadislerde nasıl geçiyor, Mehdi mi, değil mi? İşte Cenab-ı Allah Mehdi’sini böyle aşikar edecek. Bak Türkiye’yi Mehdiyet ruhuyla sardı Cenab-ı Allah. Mükemmel oldu. Sahte Mehdilik gerçek Mehdiliğin ortaya çıkması için bir vesile. Deccaliyet Mehdiliğin ortaya çıkması için vesile. Süfyaniyet Mehdiliğin çıkması için vesile. Hepsi Mehdiyet’e yardım eder sahte Mehdiler, süfyanlar, deccallar hepsi. Mehdiyet’e hizmet ederler istese de istemese de.

 

Bir İktidarın Güçlü Olması İçin Aydını Çok Olmalı; Kalite, Sanat, Sevgi Hayat Felsefesi Haline Getirilmiş Olmalı

Bir iktidarın güçlü olması için aydınının çok olması lazım, aydın yetiştirmesi lazım. Ve sevgiyi, kaliteyi, görgüyü, nezaketi, klaslığı, sanatı hayat felsefesi haline getirmesi gerekir. Kaliteli ülkelerde, kalitenin hakim olduğu, sanatın hakim olduğu ülkelerde hiç darbe olmamış, olmuyor. Hayatın asıl özü kalite, sanat, güzellik, estetik ve sevgidir. Bunu hedeflemesi lazım hükümetin. Mesela İran’a da Avrupa’nın karşı olmasının nedeni kalitenin düşük olması. Rusya’ya da karşı olmalarının nedeni bu. Kalite yok, kalitenin düşük olması çok büyük bir sorun.

 

Sahte Mehdiyete Karşı Mücadele Ancak Gerçek Mehdiyetle Mümkün Olur. Gerçek Mehdiyeti Anlatmadan Ve Kabul Etmeden Bir Başarı Kazanılmaz 

Bir kere dünya metafizik bir yer. Kafalama mantığıyla, esnaf kafalamasıyla bazı esnaflar yapar ya kafalama, meseleleri halledeceklerini zannediyorlar. Öyle bir şeye Allah’ın müsaade etmediğini görüyorsun. Böyle bir kafayla yenilirsin. Dünya metafizik bir yer, burada imtihan oluyorsun sen. Mehdiyet var, deccaliyet var, süfyaniyet var. İnkar etsen de görüyorsun yaşıyorsun, süfyan üstüne çöküyor “haberim yok” diyor daha hala “olur mu öyle şey?” diyor. Üstüne çökmüş işte. “Deccal yok” diyor, deccalın adını bile ağzına alamıyorsun, deccaldan sen yılmışsın. Tedbirini alırsan Allah seni muvaffak eder korkmana gerek yok. İsmini ansa dahi felaket geleceğini düşünüyor. Deccalın adını bile anmaktan kaçınıyor insanlar. Ahir zamanda Peygamberimiz (s.a.v.) diyor “Mehdi devrinde insanlar deccalın adını dahi anmazlar” diyor “anamazlar korkudan” diyor. Anamıyorlar.

 

(Karar yazarı Yusuf Ziya Cömert yazısında şunları söyledi: “Gülenciler tarzı yapılanmaları anlamak için İran’da icat edilen Bahailiğe veya Hindistan’da beliren Ahmediliğe veya Kadıyaniliğe bakılabilir. Onlar da İngilizlere yani dünyanın patronuna hizmet etmişler. Her ikisi de Mehdilik, Mesihlik, kurtarıcılık kavramlarını kullanmışlar” dedi.)

Bu neyi değiştiriyor? Demek ki Mehdiyet gerçek. Ama sahte Mehdiler buna rağmen, bu muhalefete rağmen yine başarılı olmuşlar. O zaman gerçeğini çıkart sahte Mehdilik bitsin, eğer bitmesini istiyorsan. Yakınmayla olmaz. Demek ki Mehdilik bir gerçekmiş. Her zaman büyük bir güç olduğuna göre hak bir davanın ilk alametleri olmuş oluyor. Sahte de olsa Mehdiyet’e hizmet etmiş oluyor. Bu onun bünyesinin elinde olan bir şey değil.

 

(Washington Times, bir süredir Fethullah Gülen hakkında olumsuz haberler yapıyor. Son yayınlanan makalede Gülen hakkında şunlar söyleniyor, “Türkiyeli Müslüman bir din adamı olan Gülen sadece ilkokul mezunu ve gizemli bir kişi. Yirmi beş milyar dolar serveti bulunduğu söyleniyor. Ama kimse bu serveti nasıl edindiğini bilmiyor. En öne çıkan mesajı, Amerikan dışişlerinin de perspektifinin aksine; hoşgörü ve çok kültürlülük. Fakat daha dikkatli incelendiğinde Amerika ve Türkiye'yi şeriat devletlerine dönüştürmek isteyen gerçek bir İslamcı olduğu ortaya çıkıyor.”)

İşte keşke İslamcı olsa. Rumi felsefenin eline düşmüş. İngiltere onu, İngiliz derin devleti İslamcı yapar mı? Paramparça yaparlar, öyle bir şeye asla müsaade etmezler. Ama Rumilik olursa tamam. Rumiliğin pençesine düşmüş bir hareket. Çaktırmadan kurtarmaya çalışan bir açıklama yapmışlar ama. 'İslamcı'dan benim anladığım; Müslüman, Kuran Müslümanıdır. Ama İslamcı, biraz bunun altında tabii iyi niyet yok bu ifadenin. Camcı olabilir insan ama İslamcı olmaz. Müslümandır. Allah İslamcı diye bir kelime kullanmıyor Kuran'da. Ama tabii Fethullah Gülen'i başarılı bulamadıkları için cezalandırmak da isteyebilirler. Çünkü İngiliz derin devleti psikopat bir yapılanma, manyak bir yapılanma; homoseksüel katillerden oluşuyor, gözü dönmüş mahluklardan oluşuyor; psikopatlık da yapabilirler. Dikkatli olmak lazım.

 

(Gülen Cemaatinin eski mensuplarından olan Sait Alpsoy, Gülen Cemaatinin diğer cemaatlere hiç değer vermediğini şu sözlerle anlattı; "Gülenciler diğer cemaatleri adam yerine koymazlar, hiçbir cemaati. İşin özü bu. Diğer Nur grupları, Nur cemaatleri de dahil. Kendileri dışındaki bütün İslami gruplara yok muamelesi yapılırdı. Gülen'e göre diğer cemaatler eskilerin deyimiyle 'keellem yekun' zaten yoklar; sıfır, hiç. Çünkü biz seçilmiş cemaatiz. Baştaki Mehdi olduğu için biz de Mehdi'nin ordusuyuz diye düşünüyorlar.")

Mehdi'nin ordusu olduğunu düşünsün, şeyhini de Mehdi zannetsin ama cinayet, Rumilik, homoseksüellik propagandası; bunlar ahlaksızlık ve alçaklık. İngiliz derin devletinin pençesini sırtından çıkartmaları gerekiyor. Rumiliği bırakacaklar. Mis gibi İslam dini varken Rumilikle amel etmeye kalkarsan din ortadan kalkar. Ve şiddet, dehşet, psikopatlık; Fethullah Gülen'e otuz kere söyledim, " 'Bunları yapanlar alçaktır, şerefsizdir.' de" dedim. Daha hala demiyor. Yarım uçtan bugün bir parça hafiften demeye başlamış. Gurur meselesi yapılacak bir konu mu bu? Açıkça söyle, "Alçak bunu yapanlar, ahlaksız." de. El kadar delikanlılar, tertemiz çocuklar; üstünde çakı bile yok. Hepsini delik deşik ettiler. Bunun alçaklık olduğunu söylesene.

 

(Hüseyin Gülerce, Haber Türk'te 17-25 Aralık süreci sonrası Mustafa Yeşil ile yaşadığı bir sohbeti anlattı. Mustafa Yeşil'in evine gelerek, "Tayyip Bey, 30 Mart yerel seçimlerini göremeyecek. Ya intihar edecek ya da akıl hastanesine götürülecek." dediğini öne sürdü.)

Şimdi her ikisi de çok vicdansızca ifade. Akıl hastanesine niye gitsin? Tayyip Hoca bayağı kişilikli bir insan, şahsiyetli bir insan. Allah vermesin olabilir insanlık hali ama öyle bir durumu yok. Her yönden kötü sözler. Bir insanın helakini istemek çok çok çirkin. Fikri mücadele yaparsın. Çok korkunç bir vicdan şekli. Çok vicdansızca. Niye intihar etsin mümin muttaki bir insan? Ama bir kötülük yapacak da intihar süsü verecekseniz kolunuzu bacağınızı kırarız kanunla hukukla. O oyunu yaptırmayız, onu unutacaksınız.

 

(Profesör Ahmet Şimşirgil, Türkiye Gazetesi'nde yazdığı yazıda Ecevit'in Gülen Cemaatini bu kadar desteklemesinin sebebinin cemaatin felsefesi olduğunu söyledi. "Bunun ilk sinyalleri ilk Abant toplantısında verilmişti. Gülen'in ilk Abant toplantısına gönderdiği mesaj şuydu; 'Vahye dayalı, hayatın her alanını kuşatan İslam'ı tehlikeli ve milli birliğe zarar verici buluyorum.' demişti. Evlerde Kuran okumak yasaklanmıştı. Papa'ya Papalık misyonunun bir parçası olduğunu yazdı. Bu nedenle 28 Şubat'ta Gülen Cemaati hariç bütün cemaatler ezildi. Mahmut Hoca'nın damadına, Esat Coşan'a yapılanlara bakın. Ama Ecevit bir tek Gülen'i korudu.")

Evet, 99'da bize de çok zulmettiler, biliyorsunuz. Beceremediler. Ama yine aynı devran döndü, yine tarikatlara kafayı taktılar, yine cemaatlere kafayı taktılar. Hükümeti bu şekilde yıkmayı düşünüyor olabilirler.

 

İngiliz Derin Devletinin Yönlendirdiği Bazı Kişiler Mehdiyet'e Zemin Hazırlayan Hükümeti Süfyaniyete Dönüştürmeye Çalışıyor

Şamata yapanlar, "Yok, Mehdiyet’e karşıyım." diyenler, "İsa Mesih'in gelişine karşıyım." diyenler, İşte “cemaatler şeffaflaşsın.” diyenler; bunlar küçük bir topluluk. Cemaatleri şeffaflaştırmak değil orada amaç, cemaatlerin dağıtılması. Asıl olan, İngiliz derin devletinin Müslümanlara olan öfkesidir. Çünkü hepsinin Rumi ve kendi kafalarında böyle homoseksüel felsefede, ateist, güya Mevlevi felsefesini savunan bir mantığın içine sürüklemek istiyorlar. Amaç hükümeti kuşkulu bir hükümet haline getirmek. Çünkü bir Süfyanlık iddiası attılar ya onu hükümete yüklemeye çalışıyorlar. İşte bütün cemaatleri dağıtan, Müslümanları ezen bir hareket olarak gösterecekler güya. Halbuki hükümet, bir nevi Mehdiyet hükümetidir; Mehdiyet’e zemin hazırlayan bir hükümettir. Bunu kıskandıkları için onu Süfyaniyete çevirmek istiyorlar. Böyle bir oyun oynuyorlar. Bu oyuna hükümet asla gelmesin. Tayyip Hoca zaten asla böyle bir oyunu kabul etmez. Özetle yani bu, bu sene bitecek bir şey değil. Bu sene de yine çok büyük olaylar olacak, daha da büyük olaylar olacak. Fakat Mehdiyet emin adımlarla ilerleyecek ve kimse de durduramaz, söyleyeyim. Bu demagoji yapanlar falan adeta sürükleniyorlar Mehdiyet’in peşinde. Mehdiyet onları sürüklüyor. Yer gök inliyor tekbirle. Beş milyon kişi toplanıyor alanlarda. Cumhuriyet tarihinde olmamış şeyler oluyor. Bunun adına işte Mehdiyet derler.

 

Deccal Önce İyilik Sonra Peygamberlik İddiası İle Çıkar

“Deccal önce iman ve iyilik iddiasıyla çıkar” diyor Peygamberimiz (s.a.v.). “Deccal önce iman ve iyilik iddiasıyla çıkar. Sonra peygamberlik iddiasında bulunur. Daha sonra da ilah olduğunu, tanrı olduğunu iddia eder” diyor. (İbni Hacer el Askalani)

 

İngiliz Derin Devleti Bütün Cemaatleri Yok Etmek İstiyor, En Büyük Amacı Budur

Hepsini Rumi yapıp hizaya getirmek istiyor. Sen bütün cemaatleri ortadan kaldırmayı hedeflersen İngiliz derin devletinin emrine girdin demektir, farkına varmadan. Böyle olmaz. Ama çözüm arıyorsan inan bana Mehdiyet’in dışında çözüm bulamazsın. Hiçbir şekilde de huzur olmaz onun dışında. Yani Allah’la kimse yenişemez. Allah’ı yenmeye kalkan mağlup olur. Allah “Mehdi çıkacak” dediyse çıkacak o yani onun çaresi yok.

 

Her Peygamber Ümmetini Deccalle Uyarmıştır

Buhari’de Peygamberimiz (s.a.v.) diyor ki; “Allah’ın gönderdiği her peygamber ümmetini deccalla uyardı. Nuh (a.s) ümmetini deccalla uyardı. Ondan sonra gelen peygamberler de deccalla uyardı. Deccal sizin aranızda çıkacak, onun hali sizden gizli kalmayacak.” Göreceksiniz diyor. Buhari Fiten, Müslim Fiten’de var. Sen deccalı kabul etmeyecek olursan deccal sana zaten kendini kabul ettiriyor.

“Otuz kadar yalancı deccallar çıkmadıkça kıyamet kopmaz. Bunlardan her biri Allah’ın elçisi olduğunu zanneder” diyor kendisini yani peygamber gibi görür diyor. Tırmizi, Ebu Fiten, Tırmizi Fiten, Ebu Davud ve Melahim’de.

 

İstanbul, Deccali Tutmayacak

Tayyip Hocam’a bir müjde, hoşuna gitsin. Medine için İstanbul için Peygamberimiz (s.a.v.) diyor ki;  “Burası tayyibedir.” Yani Tayyip Hocam’ın herhalde orada hayırlı işler yapacağını söylüyor bak, “tayyibedir. Deccalı sürer çıkarır.” İstanbul deccalı tutmuyor. “Sürer çıkarır.” Niye? Hz. Mehdi (a.s) var da onun için. “Tıpkı körüğün demirin pasını çıkardığı gibi.” Yani Hz. Mehdi (a.s) olduğu yerde deccal olmaz diyor. Buhari’de var, Fedaül Medine’de var tefsir. Müslim’de var Münafikun bölümü. TIrmizi’de var Tefsir bölümünde. “İstanbul’un fethedilmesiyle beraber deccal çıkar” diyor. Şu an demek ki deccal hareketlendi. Sonra unutmasınlar diye Peygamberimiz (s.a.v.) sahabelerden Muaz’ın dizine vuruyor eliyle “Bu söylediğim kesinlikle hak” diyor “ve olacak” diyor. “Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi” diyor. Yani bu nasıl gerçekse bu da olacak diyor.

 

İngiliz Derin Devletine Yandaşlık Yapanların Halka Tepeden Bakmak, Özentilik, Homoseksüelliği Savunmak, Kendini En Önemli Kişi Olarak Görmek, Yarı İngilizce Konuşarak Havalı Olduklarını Sanmak Gibi Ortak Yönleri Var

Bizim İngiliz hayranları hep birbirinin aynı Türkiye’de, yaptıkları eylemler, konuşma şekilleri. Bir kere hepsinde bir İngilizce merakı var, İngilizceyle sükse yapma. Aferin almaya çok meraklılar. Yabancı gazetecilerin takdirine çok önem veriyorlar. Her şeyleri, saç kesimleri bile aynı. Poz verme yerleri, poz verme şekilleri. Kitaba çok meraklı gibi görünmeleri, çok fazla kitap okuyor havası vermeleri. Mesela “Bütün kitapları yutmuş, olağanüstü kültürlü kız” denmesi. Rumi olmaları. İngilizlere hayranlık. Darwinist olmaları. Yaptıkları pozlara da dikkat ediyorum, verdikleri pozlar hep birbirinin aynı. Halkı beğenmemeleri, halka tepeden bakmaları, kendilerini beğenmeleri, çok iyi kalpli görünmeleri. Barışçıl, sevecen görünüyor ama kime karşı barışçıl? Homoseksüellere. Türkiye’de yer yerinden oynuyor onunla ilgili bir şey yok da. Erkekleri de aynı, kızları da aynı. Beylerin stili de bayanların stili de aynı. Ortak yönlerinin bir listesini çıkarayım da size bir anlatayım bir gün. Hatta fotoğraflarla falan da ispat edebilirim. Aynı cepheden poz veriyorlar. Konuşmalar aynı, kelimeler aynı, el tutuşları. Bir de homoseksüel savunma konusunda da tam ittifak var, kadın, erkek hepsinde. İngiltere’ye hayranlıkta hep ittifak var. Hükümete muhalefette ittifak var, halkı beğenmeme de ittifak var. Halka tepeden bakma da ittifak var. Bu İngiltere’nin hayranlarının hep özelliğine dikkat edin, hepsi kendini en büyük zannediyor, bayan olsun erkek olsun hepsi en akıllı olduğu kanaatinde. Yani hiçbir zaman için bir başkasının üstün olabileceğine ihtimal vermiyorlar. Hepsi en zeki, en akıllı, en kültürlü en güzel konuşan, İngilizceyi en iyi konuşan. Acayip İngilizce çatlatıyorlar, her birinin ayrı. Ve muazzam gayret ve hepsi de parasız pulsuz sürünen tipler. Hayır onlardan bir çıkarları da yok o anlamda söylüyorum. Yemek yeme kültürü mesela tabakların resmini çekiyor, gazoz getirtmiş onu içiyor.



DEVAMINI GÖSTER