Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ocak 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 10 Ocak 2017

 

(IŞİD 29 Kasım 2006 Salı günü El Bab’ın batısındaki Dana köyü kayınlarında Türk askerlerin araçlarına saldırı düzenlemişti.)

Densizlik yapıyor IŞİD, direkt çekilsin, münasebetsizlik üstüne münasebetsizlik. Türk askeri ile oturup savaşmaya kalkması olabilecek en ahmakça hareket. Türkiye’nin sınır boyundan tamamen çekilsin, münasebetsizlik başka bir şey değil. Türkiye’nin sınırları içinde ama yerine tabii PKK’nın yerleşmesi çok tehlikeli olur. IŞİD çekildiğinde gidip PKK da gidip yerine çöreklenmeye kalkarsa bu olmaz.

 

Dünyanın Sonu İçin Çok Az Vakit Kaldı. Mehdi de Doğru, Hz. İsa'nın Nüzulü de Doğru

Kardeşim bütün bunlar karmakarışık gibi görünüyor ama Amerika’ya gidip sorduğumuzda niçin bunu yapıyorsunuz diye “Mesih’in gelişi için” diyorlar. İsrail’e soruyoruz, “Mesih’in gelişi için.” İngiliz derin devletine soruyoruz, asıl kökeninde onlar istemese de yine Mesih’in gelişi. Kıyamete çok az var, millet onu anlamadı insanlar. Burada böyle eğlenip gidecekler öyle bir şey yok dünya eskidi bitti dünya, imtihan da yapıldı insanlar, bitti dünya görevini bitirdi, durması için bir neden yok dünyanın. Son Allah, usulen, hükmen Mehdi’yi getirdi, usulen, hükmen İsa Mesih’i, zaten çok kısa kalıyor İsa Mesih geldiğinde, bayağı kısa kalıyor. Kıyameti koparacak Allah. İnsanlar kıyamete hazırlansın, bitti dünya, çok az. 2082 artık bozulma başlayacak 2082’de düşünün. 2017’deyiz, ne var şurada 2082’ye? Bak şu an doğan çocuklar bozulmayı görüyor, düzgün, güzel yönünü de görüyor ama bozulmayı da görüyor. Bakın söylenenlerin tamamı çıkıyor, yoksa ben de derdim hakikaten belli değil, niye gündeme getireyim ki Mehdiliği? İslam hakim olacak derdim, Mehdiliği gündeme getirmezdim ama doğru, gerçekten doğru. İsa Mesih’in nüzulü de doğru, Mehdi de doğru. Ama büyük olaylar olacak onu söyleyeyim. Sakinleşti derken yine başlayacak, sakinleşti derken yine başlayacak başka bir konu yok, bu çatışmalar, bu mücadele hepsi imtihanın gereği başka bir şey yok. Allah sevilmek istiyor bak kökeninde yine sadece tek bir konu var sevilmek.

 

Allah Sevilmediğini Anladığında Felaket Şekilde Ezer Mahveder; Şehirleri, İnsanları Her Yeri, Her Şeyi Mahveder

Çünkü hakikaten büyük bir ahlaksızlık yapılmış oluyor. Sana yiyecek verecek, sağlık verecek, güzellik verecek, muhabbet her şey, verecek sen Allah’a sevgiyi çok göreceksin, bu belamı arıyorum anlamına gelmiyor mu? O zaman Allah bela veriyor işte. Hayret edecek bir şey yok onda, istiyorsun Allah da belanı veriyor konu bu, feci şekilde Allah bela verir. Ne kadar güzel Allah’ın isteği, “Ben sizi seviyorum, siz de Beni sevin” diyor. Bak “Melekler yarattım Beni seven” diyor “ama Ben insanın Beni sevmesini istiyorum” diyor. “Israrla unutmak istiyorsun, o zaman Ben de seni unuturum” diyor Allah, bunda hayret edecek ne var? Sen Allah’ı unuttuğuna göre Allah da seni unutuyor işte.

 

Gelenekçi İslam'ın Korkunç Yönlerini Dünya Yeni Yeni Tanımaya Başlıyor

Şimdi dünya pek imkan olmadı gelenekçi İslam’ı tanıyamadılar. İslam denince işte beş vakit namaz kılınır, hacı emmiler vardır hacca gidilir, evde tespih çekilir. Gelenekçi İslam’ın korkunç yönünü bu internet televizyon falan ortaya çıktıktan sonra ve iletişim imkanı olduktan sonra bir de bu enaniyetli hocaların sayısı artınca artık ortaya çıkma zamanı geldi. İngiliz derin devleti şimdi gelenekçi İslam’ı insanlara tanıtacak. Ve dünyada muazzam bir nefret ve kin oluşacak Allah esirgesin. Ve Müslümanlara muazzam bir saldırı olacak. Bunu engelliyoruz şu an. Bu büyük belanın durdurulmasına çalışıyoruz. Bu Afganistan’da kol bacak kesenler, boyun kesenler biz haklıyız diyorlar bak sırf kadınlara olan nefreti yeterli görüyor. Bu kadar kadından nefret edenlerin biz bunu yanına koymayız diyor adam. Kadına her şey yasak ve her yönde aşağılanıyor. Dehşet verici bir durum var. Saysak sabaha kadar sayarız. Kaşını alan cehennemdedir diyor. Peruk takan cehennemdedir. Yüzünün tüylerini alan cehennemdedir diyor. Erkekle konuşan cehennemdedir. Altın giyen cehennemde oluyor. Müzik dinleyen cehennemde. Dövme yaptıran cehennemde, satranç oynayan, dama oynayan hepsi cehennemde. Ressamlık, şairlik her şey. Heykel, resim, fotoğraf çektirmek, eve televizyon getirmek.

 

Gençler Arasında Homoseksüellik Yayılıyor. Hükümetin Tehlikenin Büyüklüğünü Görmesi ve Önlem Alması Gerekir

“Hocam, gençler arasında erkek olmalarına rağmen şaka adı altında taklit adı altında kadın el kol hareketleri, saç atmalar, sesi kadınlaştırarak konuşmalar çok yaygın.” Bu çok tehlikeli. Bir delikanlı bunu yapıyorsa haysiyetini, şerefini, namusunu ayaklar altına almaya hazır demektir. Benim inancıma göre. Bir genç için en aşağılayıcı olaylardan bir tanesi. Televizyonlara homoseksüelleri çıkartmak, homoseksüel taklitleri yaptırtmak. Yani hükümet bunun ciddiyetini görmesi lazım. Tehlikenin büyüklüğünü görmesi lazım. Gençler arasında bu çok küçük düşürücü. Bir genç kendisine saygısı kalır mı bunu yapan adamın? Bak mesela küfrediyor adam hepsi homoseksüel küfrü. Hepsi homoseksüel. Çok korkunç bir şey bu. Gençler bu kadın taklitleri, homoseksüel şakalarından şiddetle kaçınsınlar. Bunun homoseksüellikten bir farkı kalmaz. Yani özellikle bu body salonlarında şurada burada falan acayip ifsat ediyorlar kendilerini. Aslan gibi delikanlılar kendilerine saygıyı kaybediyorlar. Peş peşe peş peşe homoseksüel türüyor. Buna önlem alınması lazım.

 

Yakın Zamanda Hz. Mehdi'nin Zuhurunu Göreceğiz Ama Öncesinde Çok Zorlu Günler Olacak. Hiç Kimse Ne Korksun Ne Fütur Versin, Türkiye'ye Hiçbir Şey Olmayacak İnşaAllah

Şimdi asıl Şofar’ı önümüzdeki günlerde bütün televizyonlardan duyacaksınız. Yer gök Şofar sesleriyle inleyecek ve Filistin’de bütün camilerde, İsrail’de de bütün camilerde aynı anda ezan okunacak. Bakın yalnız orada değil bütün Türkiye’de de aynı anda ezan okunacak. Fas, Tunus, Cezayir, Libya bütün İslam aleminde aynı anda ezan okunacak. Ne zaman? Mehdi (as) zuhur ettiğinde. Bütün her yerde İsrail’de Şofar çalınacak bir tane, iki tane, yüz tane değil. Ve bütün kiliselerde çan çalınacak aynı anda. Çünkü üç dinin de imamı olmuş oluyor Mehdi (as). Ama İsa Mesih’in zuhuru nüzulü, tasdiki ve biatıyla oluyor. Ondan önce değil.  Ama İsa Mesih’in zuhurundan önce çok dehşetli günler olacak tabii. Zorlu günler olacak. Hiç kimse ne korksun ne fütur versin. Türkiye’ye hiçbir şey olmaz. Çok muazzam bela varmış gibi görünecek ama hiçbir şey olmayacak. Yolumuza devam edeceğiz. Yani böyle muazzam zikzaklarla gidecek.

 

(Rusya’nın Atina Büyükelçiliği’nde görevli Andrei Malanin’den geçen haftadan bu yana haber alınamıyordu. Büyükelçilik görevlileri bunun üzerine bir arama başlattı ve Rus diplomatın dün Atina’nın merkezindeki dairesinde ölü bulunduğu açıklandı.)

İngiliz derin devleti seri cinayetlere başladı. Hepsi doğal ölüm diyorlar. Hakikaten doğal ölüm görüntüsü şeklinde oluyor. Yani bir kimyasal madde veriyorlar adamlara. Hepsini tek tek öldürüyorlar. Rusya’nın eskiden öyle siyasetçisi şunu bunu iki üç yılda bir ölürdü duyardık. Şimdi bir haftanın içerisinde seri ölümler var. Peş peşe hemen hemen her gün birini öldürüyorlar.

 

(Esad, Rusya ve Türkiye ile anlaşmaya vardığı Suriye Ateşkesi’nin bir sonraki adımı Astana Görüşmeleri’nde her konuyu görüşmeye hazır olduklarını söyledi. “Tarihi açıklandığı zaman heyetimiz yapılacak konferansa gitmeye hazır. Tüm konuları görüşmeye hazırız. Sınırlama olmayacak” dedi. Ayrıca “Devlet başkanlığı görevini isteyerek bırakır mısınız?” sorusu üzerine “Evet ama benim pozisyonum anayasaya bağlı” diyerek “Eğer bu konuyu müzakere etmek istiyorlarsa anayasayı müzakere etmeliler. Anayasa Suriye halkına aittir ve değişiklik için referandum yapılması gerekir” ifadelerini kullandı.)

Doğru söylüyor tabii. Dışarıdan bir gücün “hadi git” demesi olmaz. Suriye halkı ona karar vermesi lazım. Tayyip Hocam bir güzellik yapsa Putin’i de alsa, Esad’ı da alsa kendi de olsa bir konuşsalar. Mesele hallolur. Türkiye’ye çağırsın hepsini, İstanbul’a çağırsın. Esad’ı çağırsın bir şey olmaz. Putin’i de çağırsın. O vakte kadar hazret de zaten hazır olur. Onu da çağırırlar olur biter. Astana değil burada yapsınlar toplantıyı İstanbul’da yapsınlar. Astana falan iş uzar öyle. Burada. Topkapı’da hatta. Toplasın Tayyip Hoca.

 

Anayasa Düzenlemesinde Yapılan Değişikliklerin Halka İyice Anlatılması Tedirginlik Oluşmaması İçin Çok Önemli

Meclisin fesh edilmesinin ne faydası olur ben onu anlamadım. Halka biraz onu açıklasınlar. Yani fesih neden gerekir? Nasıl riskli bir durum olur? Aslında anormal bir şey olsa Sayın Bahçeli müsaade etmez ona. Tayyip Hoca da bir tehlike görmüş ki, tedbir alıyor. Bence o kadar panik olmalarına gerek yok. Dürüst bir insan Tayyip Hoca. Öyle hani anormal yok diktatör, nesine lazım? Yaşı gelmiş kaça. Altmış küsur yaşına. Atmış beş mi ne. Bütün gençliğini verdi. Zoruna ne olmuş, niye yapsın? Ne yapacak? Öyle halife olma falan derdi de yok.  Öyle bir şeyi de yok. Olsa sezerim onun konuşmalarından. Öyle bir derdi de yok. Etrafındakiler onu böyle bir hallere sokmaya çalışıyorlar. O da ayıp olmasın diye ses çıkartmıyor. Uğraşmak istemiyordur onlarla. Ama işte mantıklarını söylesinler ki halkın kanaati gelsin. Biz zoraki formül çözer gibi çözüyoruz. Halk anlamaz. Meclisi fesh etme yetkisi deyince millet “abov” der. Bu kim bilir ne yapacak falan diye düşünebilir birçok insan. Solcuları falan da düşünmek lazım. Makul bir görünüm esas.

Tayyip Hocam benim gördüğüm haklı. Bir pislik yapabilirler. Biz normal bir dönemden geçmiyoruz. Tayyip Hocam eğer mümkünse arkadaşlarına söylesin de bunu halka anlatsınlar. Hangi maddeyi neden istiyorlar? O zaman olur. Yoksa bilmeden millet birçok insan cinnet geçirir. Parlamentoyu fesh etmek falan kafayı bulandırır bunlar. Neden olduğunu, nasıl bir olağanüstü dönemden geçtiğimizi, karşı tarafın neler yapabileceğini. CHP de bir şey demez aslında tam anlatılsa.

 

Münafık Azgınlığını Ortaya Koymak İçin Uygun Zemin Oluşmasını Bekler

Münafık kaya porsuğu gibidir, böyle sinsice bekler. O puslu havada saklanır münafık. Ama biraz ortalık aydınlandı mı hemen onun gözlerini kan bürür, dişleri yine sivrilmeye başlar. Pislik ve ahlaksızlık yapmak için aranmaya başlar. Onun için münafığın üstünden dikkatin hiç dağılmaması lazım. Münafıkların üstünden dikkat dağıldığında azgınlıklarını tarih içinde hep göstermişlerdir. Münafığın özelliği fırsatçı olmasıdır yani ortalığın yatışmasını bekler ve fırsatı iyi kollar. Yani zeminin, zamanın, ortamın müsait olmasını bekler. O zaman kahpeliğini yapar. Yani böyle karanlıkta uçan yarasa gibidir münafık. Bir köşede bekler. Bakar, ortam müsait, zemin müsait, hemen bütün azgınlığıyla ortaya çıkar. Onun için “münafık ıslah oldu, düzeldi, tamam işimize bakalım, rahat edelim artık” öyle bir şey olmaz. Münafık tam onu düşündüğün anda gelir vurur yani hep tarihte böyle olmuştur. Mesela Hz. Ali (kv)  acayip rahatladı, “İslam zaten hakim oldu” falan. Evinden mescide geliyor, gayet sakin rahat. Gidiyor abdestini alıyor, tam secdeye kapandığı anda adam zehirli kılıçla vuruyor. Niye? Çünkü münafıklara karşı artık içi rahatlamış, “kontrol altında” diyor. Ya kardeşim -genel anlamda diyorum- su uyur münafık uyumaz. Münafık daima zaman, zemin ve ortamı kollar. Bir anda azgınlaşır, hayvanlaşır, vahşileşir. Yani bir vahşi kuduz bir köpek gibidir. Sakin bir köşede durur, hiç ummadığın anda azgınca saldırıya geçer. Onun için Müslüman’ın münafığa karşı dikkatsiz olduğu hiçbir dönem hiçbir zaman olamaz. Daima tetikte ve dikkatli olacak.

 

Münafık Her Yerde Arsızdır, Hayasızdır

Mesela diyorsun “cehenneme gitti artık orada düzelir” diyorsun. Cehennemde de arsız hayasız. Hala orada bir şeyler koparmak istiyor Müslümanlardan. İşte “Rabbinize söyleyin bana yiyecek versin.” Bak, azgınlığa bak, daha hala. İşte “sizin yediğiniz yiyeceklerden bana biraz getirsene, içtiğiniz sudan biraz getir.” “Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın.” (Araf Suresi, 50) Orada da o pisboğazlığı ve manyaklığı devam eder. Yani o tamahkarlığı ve azgınlığı devam eder sonsuza kadar. Daha hala orada da plan yapar. Orada da ahlaksızlığı geçmiyor. Orada da casusluk, itlik ve ahlaksızlığına devam ediyor. Orada da projeler kuruyor, kaçma projeleri ayarlıyor. Orada öbür münafıkları organize etmeye çalışıyor. Tam kaçacağı anda yakalanıp rezil kepaze oluyorlar, Müslümanlar da onların haline gülüyor. Ayette var “Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle.” (Mutaffifin Suresi, 34-35) diyor. Yine yeniden Allah’a karşı oyun oynayabileceğini zannediyor, cehennemden bir şekilde kaçabileceğini düşünüyor. Yine orada organizasyonlar yapıyor, oyunlar hazırlıyor, yine yakalanıyor. Yani münafık sonsuza kadar alçak bir mahluktur.

 

Münafık Hiçbir Şeyden İbret Almaz. Hastalıklar, Felaketler, Dertler Münafığı Hiç Etkilemez

 Dikkatlice bakılsın münafığa, hatta daha da azdırır. Mesela münafığa bela geldi mi daha azgınlaşır o, ondan ibret almaz. Genel Müslümanlara gelen felaketlerde acayip sevinir münafıklar. Birdenbire böyle hayvani bir neşenin içine girer. Ama Müslümanların lehine bir şey olduğunda içine kapanır, çok ızdırap çeker, yani manyaklaşır. Yani ızdırabını, acısını hissettirir Müslümanların lehine bir şey olduğunda.  Mesela Cenab-ı Allah diyor ki Tevbe Suresi 126’da “Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar.” Diyor. Münafık hiç etkilenmez. Diyorsun mesela “çok büyük bir dert bu. Bundan hakikaten etkilenmiştir” diyorsun. Çok hayasızdır. Hatta hiç etkilenmediğini özellikle vurgulamaya çalışır münafık. Allah’ı anmaz, yani onun Allah’tan kaynaklandığını, bir ibret vesilesi olduğuna inanmaz.

 

Münafığın Bir Özelliği De Müslümanlara Karşı Kuran’la Kendini Korumaya Çalışması

Mesela münafık alametleri okunduğunda o da sana iftira ayetlerini okur. Yani münafığın özelliğidir. Veyahut mesela pisboğazlığıyla ilgili ayet söylediğinde Allah’ın verdiği nimetlerle ilgili Kuran ayeti okur. Yani özelliğidir Kuran buna dikkat çekiyor. Yani “…aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın.” (Fatır Suresi, 5) diyor. Münafığın savunma metodu odur. Ve her şeyin kendi hakkı olduğuna inanır. Mesela diyor ki Karun, Kassas Suresi 78’de “Dedi ki: "Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir.” Şu zenginlik ve güç. Kendi zekasıyla, aklıyla bir şeyler elde ettiğini düşünür münafık yani Allah’ın lütfu olduğunu düşünmez.

 

Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Münafıklarla İlgili Bir Sözü

Abdülkadir Geylani diyor ki; “İçi bozuk münafık her işi güçlükle yapar. İbadet faslına gelince ondan daha tembeli bulunmaz. Şayet bir ibadet yapacak olsa dıştan zorlama ile yapar. İçi ise tam bir fesat halindedir, bir türlü imanlı zümreye katılmak istemez.” Yani sürekli bir kovalamaca vardır münafıkta. Hep hayvan gibi yalnız olmak ister. Müslümanlara hep içinde bir öfke vardır. Mutlaka bir kusur bulmaya çalışır Müslümanlarda. Müslümanlara sataşmadığı bir gün olmaz münafığın. Her gün bir konu bulur, her gün. Onun için bak, Abdülkadir Geylani diyor ki; “İçi bozuk münafık her işi güçlükle yapar.” Yani birisini değil, her şeyi de. “Yemek yiyeceğiz” dersin, orada bela getirir. “Burayı süpürelim” dersen, işte “ben nezleyim bana dokunur” “şurayı silelim” dersin. “Yok, kolum ağrıyor” der. Yahut “oranın nemi bana zarar veriyor” der yani illaki bir pislik yapar. “İbadet faslına gelince ondan daha tembeli bulunmaz.” Namaza çok üşenerek kalkar, hiç hoşlanmaz. “Şayet bir ibadet yapacak olsa dıştan zorlama ile yapar” Böyle çekerek falan “gel namazını kıl. Abdest al” zorla. Öfkelenir namaza kaldırdığında da, münafığın özelliğidir o. Ezan okundu mu mesela acayip kinlenir. “Hadi namaza kalkalım” dediğinde adamın sesini duyduğunda cinnet geçirir çok öfkelendirir onu. “İçi ise tam bir fesat halindedir.” İçi zaten fokur fokur lağım kaynar münafığın. “Bir türlü imanlı zümreye katılmak istemez” hepsini düşman bilir, Müslümanların hiçbirini sevmez. Münafık zombi gibi yani bir türlü o içindeki fesat ve pislik ölmez. “Tam öldü bitti ahlaksızlığı” derken bir de bakarsın hortlamış yine çıkmış. Yani alçaklığı bitti derken yeniden. Var ya filmlerde falan olur. Alet oluyor darmakeşan oluyor alet sonra yeniden birleşiyor çelik alet yeniden harekete geçiyor ya, filmlerde görüyorsunuz.

 

Münafık Çok Nankör Olur, Nimetin Kıymetini Bilmez. Ona Yapılan İyilikleri Bilmez. Sadece Aleyhine Olan Konuları Bulmaya Çalışır

Mesela “yemeğin tuzu niye konmadı, yemek niye sıcak?” yani yemeğe şükretmez. Kusur bulma peşindedir o. Tevbe Suresi 80’de Cenab-ı Allah diyor ki; “Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz.” Çünkü ahlaksız, manyak bir kararlılık içinde oluyorlar. “Bu, gerçekten onların Allah'a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır.” Allah’a da nankör, Allah’ın elçisine de nankör, Müslümanlara karşı da nankördür yani nimetin kadrini bilmez münafık. “Allah'a and içiyorlar ki (o inkar sözünü) söylemediler.” Tevbe Suresi, 74. Münafıkların ağzından hep küfür akar ama sorduğunda “yok, ben öyle bir şey demedim. Sana öyle gelmiş” der, inkar eder. Bak, Allah onu diyor. “Allah'a and içiyorlar ki (o inkar sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkar sözünü söylemişlerdir” çok fazla münafık inkar sözü kullanır “ve İslamlıklarından sonra inkara sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir.” Yani en büyük olma, Allah gibi olma istekleri var. “Oysa intikama kalkışmalarının” hep Müslümanlardan intikamını alma hırsı içindedir münafıklar. “ kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu.” Mesela fakirken acayip zengin ediyor Peygamber (sav) onları normal sıradan bir insanken. Zengin olunca daha da azıp daha da kudurup, daha fazla isteyen, daha saldırgan hale geliyor. Fakir halindeyken bunu yapmıyor yani mal ve zenginlik verilince kudurup azıyor. Müminler de diyorlar ki şeytandan Allah’a sığınırım. “Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.” (Bakara Suresi, 32) diyorlar. “Sen bize ne öğretirsen o.” Ama münafık öyle değil. O kendi okuyup araştırıp bir şeyler elde ettiğine inanır. Zekasıyla, kendi yeteneğiyle elde ettiğini düşünür. Ama mümin öyle değil. Mümin an an “Sen bize ne öğretiyorsan onu biliyoruz Ya Rabbi” diyorlar. “Başka bir şey bilmiyoruz” diyorlar.

 

Münafıklar Kuran'ı Müslümanlarla Münakaşa Etmek İçin Öğrenirler

Ramuz El-Ehadis’te diyor ki; “Münafık ise Kuran’ı öğrenir fakat Kuran’la ilim ehliyle mücadele etmek için öğrenir.” Yani Müslümanlarla mücadele etmek için. Yani “Kuran’da Müslüman’ın aleyhine bir şey var mı, onun aleyhine kullanabileceği bir hüküm var mı? Onu arar” diyor. Yani “İslam’ı, cihadı, İslam’ın faydasını aramaz” diyor. “Müslümanların aleyhinde bir hüküm var mı, ona bakar” diyor.

Peygamberimiz (sav) münafıkların müminlerle münakaşa için Kuran öğrenmelerinden bile endişe duyduğunu söylüyor Peygamberimiz (sav) Ahmed Bin Hanbel Müsned’in de. Müminlerle münakaşa için Kuran öğrenmeleri yani tartışmak için öğreniyor Kuran’ı. Hakikaten de yetenekli. Ama sırf Müslüman’ın güya kendince açığını bulup oradan onu vurmak için yapıyor.

Münafıklar Maide Suresi 41’de “Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar” Yani münafıkla uğraşılmaz, bayağı tehlikelidir. Her an beladır yani.



DEVAMINI GÖSTER