Sayın Adnan Oktar'ın 13 Ocak 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 13 Ocak 2017

 

Kırım Konusunda Türkiye Ve Rusya İttifak Etsin, Kırım'ın Garantörlüğü Rusya Ve Türkiye’de Olsun. Karadeniz'i Birlikte İhya Edelim

Benim Tayyip Hocam’dan bir ricam var. Bu Kırım konusunda politikamızı değiştirelim. Rusya ile ittifak edelim. Kırım’ın kontrolü Türkiye ve Rusya’da olsun. Rahat rahat gidelim. Türk yurdu, Osmanlı usulünde oraları güzel ihya edelim. Rus kardeşlerimiz de rahat rahat gidip gelsinler. Askeri yönden Türkiye ve Rusya güvenliğini sağlasın Kırım’ın. Ukrayna işi bir kere devreden çıksın. Ukrayna bu işe girmesin bence. Çünkü alakası yok Ukrayna’nın. Anlaşmalarla Türkiye ve Rusya sorumlu. Ukrayna sonradan müdahil oldu. Aynalıkavak Antlaşması var Osmanlı döneminde yapılan. Bir de Küçük Kaynarca Antlaşması. Biz bu iki anlaşmayı da Rusya’yla birlikte yaptık. Ukrayna’nın alakası yok. Karadeniz’i Rusya ve Türkiye ihya etsin. Oranın sorumluluğunu biz alalım. Türkiye ve Rusya alsın ve güzel bir kardeşlik ortamı meydana getirelim. Ukrayna’yı dışlayalım demiyorum da ama alakasız. Kırım’la bir bağlantısı yok. Dolayısıyla ‘Kırım’dan sen sorumlu ol’ falan bir anlam ifade etmiyor. Türkiye-Rusya birleşsin. Kırım’da bir güvenli bölge oluşturalım, Kırım’ın bütününde. Rahat rahat Kırım’a gidip gelelim. Rusya da bulunsun orada, Türkiye de bulunsun, Türk askeri de bulunsun. Rusya da güvenlik konusunda sorumlu olsun. Askeri üs de yapabilir istiyorsa Rusya. Böyle yapalım. Bu Ukrayna’nın bölünmesi anlamına gelmiyor. Ukrayna’nın Kırım’ın alakası yok çünkü. Kırım ayrı bir ülke. Ukrayna’yı biz bölmüş olmuyoruz bununla. Kırım kendi kendine müdahil oldu. Belki iyi niyetle yaptı, bilmiyoruz. Ama hiç gerek yok. Güvenli bölgeyi Türkiye, Rusya birlikte oluştursunlar. Ukrayna’nın bütünlüğü diye bir konu da bak yok. Biz Ukrayna’yı bölmüş olmuyoruz. Dolayısıyla Kırım, Türkiye ve Rusya’nın garantörlüğünde bağımsız bir ülke olsun. Sorumlu olanlar, garantörler Türkiye ve Rusya olsun. Güvenli bölge kurulsun. Rahat rahat yaşasınlar.

 

(Sabah Gazetesi’nden Mehmet Barlas da, “Kendilerini en demokratik hukuk devletleri olarak dünyaya sunan Amerika ve İngiltere gibi devletlerin karar mekanizmalarına onların derin devletlerinin yön verdiğini bilmeyen yoktur. Bu konuda yazılan romanlar ve çevrilen filmler çoğu gerçek olan komploları hayali olarak sunmuşlardır. CIA ve MI6 gibi oluşumlar ancak hayal dünyasında geçebilecek olayları sahnelemişlerdir” demiş.)

Hocam yine ikiye bölmüş. CIA’yi kuran MI6, Amerikan devletini kuran İngiliz derin devleti. Böyleyken sen hedefi ikiye ayırdın mı gözün gider, yani artık karşındaki gücü yakalama imkanın olmaz. Bir tane katil var sen iki kişiyi arıyorsun, bir tanesi kimse katili bulacaksın. Hedef şaşırtmak olmaz, çok yanlış olur. Yani bir anda diyememiş anladığım kadarıyla yoksa anlamadığından değildir. Bak herkes anlamış, herkes İngiliz derin devleti diyor yani biz bu konuyu çok net anlattık. Türkiye’de bu konuyu kavramayan yok. Rusya’da da anlamayan yok, İran’da da herkes anladı ama burada hala diretmenin bir alemi yok, gurur yapılacak bir konu değil. Büyük bir felaket var ortada. Açıkça İngiliz derin devleti deyip adını koyup deccaliyetin resmi sıfatını açıklamak lazım.

 

(Kraliçe Elizabeth ile ilgili haberler çıkmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde İngiliz Times’da yer alan habere göre sarayın bahçesinde gece yürüyüşe çıkan Kraliçe’yi karanlıkta tanıyamayan bir saray muhafızı az kalsın vuruyormuş. Ardından otuz yıl sonra ilk defa Kraliçe Noel aynine katılmadığı ve saraydan hasta olduğu için katılamadığına dair bir açıklama yapıldı. Ancak bazı İngiliz yayın kuruluşları İngiliz derin devletinin Noel mesajında karanlık güçlerden bahseden Kraliçe’yi sarayda gözaltında tuttuğuna dair iddialar ortaya attılar. İngiliz basınındaki iddialara göre Kraliçe Noel mesajında şöyle söylüyor “2017’de çok acayip şeyler olacak. Karanlık güçler harekete geçiyor. Bu güne kadar sakladığım için beni affedin” demiş. Bunun üzerine kaydı durdurup eve hapsetmişler.)

Evet dedi öyle bir şey. İngiliz derin devleti normalde öldürürdü onu ama dünyadan tepkilerden çekiniyorlar. İşte asker “tanıyamadım vuracaktım” falan işte ona yer yapmaya hazırlanıyorlar. İngiliz derin devletinin, deccaliyetin sonu geldi. Bu kepazeliğe müsaade etmeyeceğiz.

 

İmtihanın Böyle Zor Olması İnsanların Kişiliğinin Güçlü Gelişmesine Vesile Oluyor. Sonsuza Kadar Yaşam Olacağı İçin Ona Göre Hazırlık Oluyor

İnsanlar çok kompleks karışık varlıklardır. Çok akıllı ve dikkatli hareket edilmesi gerekir. Her insan hem çok kıymetlidir aynı zamanda çok tehlikelidir; hemen hemen her insan için, tanımadığınız bilmediğiniz bir insan açısından. Çok değerli birisi de çıkabilir ama son derece tehlikeli birisi de çıkabilir. O akılla, ferasetle anlaşılabilir, basiretle anlaşılabilir. İnsanlarda kıskançlık olur, hasetlik olur, dedikodu eğilimi vardır. Bunlar mucizedir zaten, insanda böyle özellikler olması. Normalde olmaması lazım. Çünkü gökyüzünde bir taş yığını toprak yığını üstünde yüzlerce kilometre hızla uçsuz bucaksız boşlukta yol alıyor. Bu durumda bir insanın korkudan ne dedikodu yapacak hali olabilir, ne konuşacak hali olabilir, ne de şununla bununla uğraşacak hali olabilir. Ama akıl almaz bir ferahlık var. Ve kirli bir zenginlik var insan karakterinde. Bak güzel bir zenginlik de var kirli bir zenginlik de var. Mesela karaktersizlik, ahlaksızlık, üçkağıtçılık, egoistlik, bencillik, dengesizlik, tuzakçılık, sahtekarlık say say bitmiyor. Öbür türlü de işte vefa, şefkat, merhamet, akıl, dürüstlük, iyilik, güzellik say say yine o da bitmiyor. İki zıt güç insanın üstünde sürekli dönüyor. Bazı insanlarda oturuyor negatif. Bazı insanlarda pozitif oturuyor vücuduna, pozitif özellikleri oturuyor. İmtihanı Allah niye bu kadar çetin yapıyor? Şimdi sonsuz yaşatacağına göre çok iyi seçilmesi lazım insanın. Alelade bir imtihan çok yazık olur. Çünkü sonsuz yaşayacak bir varlık için yazık olur. Çok iyi yetişmesi lazım. Çok iyi yetişmesi için de çok iyi düşünmesi gerekiyor, çok zorluktan geçmesi gerekiyor. Öbür türlü pişmiyor zayıf gelişiyor insanın kişiliği. Bazı insanların süratli gelişir ama çoğunlukta zayıf gelişir. Mesela bak her birinizin kişiliği ayrı. Her birinize ayrı özen göstermek gerekiyor. Her birinizin kişiliğine göre hareket edilmesi gerekiyor. Sokak için de öyle mesela her siyasi partinin ruh hali ve felsefesi ayrı. Taraftarlarının ruh hali de ayrı. MHP’nin ruh hali tamamen ayrıdır. CHP tamamen ayrıdır kendine has bir karakteri vardır. AK Parti Saadet’ten ayrılma bir parti olmasına rağmen Saadet’in dışında tamamen orijinal kendine has bir karakteri var. Mesela Saadet’in karakteri tamamen klasik kendine hastır, güzeldir kendine hastır. Mesela Büyük Birlik Partisi’nin ayrı, HDP’nin ayrı bir karakteri var, oturmuş bir kişilik. Bakkalın, kasabın ayrı ayrı kişilikleri oluyor herkesin ayrı. Akıllı insanlar gece gündüz elektronik beyin gibi akıllarını kullanıyorlar. Mesela bakkalla konuşurken ayrı, kapıcıyla konuşurken ayrı, annesine babasına ayrı hitap ediyor, kız arkadaşına ayrı son derece dikkatli ve itinalı olması gerekiyor. Bunu yaparken de kafası tabii sürekli gelişiyor. Mükemmel bir gelişme meydana getiriyor. Eğer pozitif Müslüman ruhunda ise hep Kuran’a uygun sürekli olumlu puan topluyor. Ama şeytani ise sürekli münasebetsizlik ve densizlikle sürekli aleyhine kendilerini devamlı yıpratıyor.

 

Münafıklar Sabahtan Akşama Kadar Peygamberimiz'in Haşa Ne Hatasını Bulabilirler Diye Arıyorlardı. Mesela Sadakalar Konusunu Anlamıyorlardı

Mesela Peygamberimiz (sav) zamanında Müslümanlar, Hz. Ebu Bekir (ra), Peygamber (sav)’i çok seviyor. Maddi bütün malı mülkü verdi. Gece gündüz sevgi gösteriyor, iltifat ediyor, gönül alıyor falan. Ama münafıklar çok kahpeydi. Peygamber (sav)’in aleyhinde ne var, ne kullanılabilir akşama kadar onu düşünüyorlardı. “Hangi konuşmasını kullanabiliriz, hangi tavrını aleyhte kullanabiliriz?” Mesela sadaka. Peygamberimiz (sav) diyor ki “Şu adama daha çok verin” adamın ağrına gidiyordu. Ahmak adam anlamıyor ne hikmetle onu söylediğini bilmiyor Peygamber (sav)’in. “Niye ona çok para gitti?” diyor. Halbuki o adama paranın çok verilmesinde hayır var. Peygamber (sav)’in bir bildiği oluyor. Ama o aptal bilmiyor onu. O düz muhalefet peşinde oluyor yani terslik peşinde oluyor. Mesela Peygamber (sav) savaşa çıkmak istiyor ona bir kusur buluyor, evinde oturuyor ona bir kusur buluyor, yemek yiyor ona bir kusur buluyor her şeyine kusur bulur sevgisizse yani ruhu hasetlikle ve kıskançlıkla doluysa. Ama sevgiyle doluysa kalbi sürekli hayır bulur. Mesela Hz. Ebu Bekir (ra) Peygamberimiz (sav)’in hep güzel yönlerini görürdü. Ebu Cehil de hep Peygamberimiz (sav)’de terslik görürdü kendi kafasına göre binlerce, yüzlerce ama. Hz. Ebu Bekir (ra) binlerce güzellik görüyor o da binlerce terslik görüyor kendi kafasına göre. Yok öyle bir şey ama öyle görüyor o. Öyle bakmak istediği için. Halbuki o da dokuz ay on günlük bir insan. O da dokuz ay on günlük bir insan. İşte imtihan zemini. Biri çok karakterli, biri çok karaktersiz. Biri hasut, biri mesut. Çok büyük farklılıklar oluyor.

 

(Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yeni eğitim müfredatını halkın görüşlerine de açtıklarını belirten bir konuşma yaptı. “Taslak programa müfredat.com.tr adresinden ulaşılabilecek. Ayrıca öğretmenlerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza da yazılı olarak ileteceğiz” dedi. “Onlar da gerek siteye, gerekse e-postalarla katkılarını sunabilecek. Bütün halkımızı hiçbir kısıtlama olmadan görüşlerini paylaşmaya davet ediyoruz. İletilen öneriler değerlendirilip düzenlemeler yapılacak” dedi müfredatla ilgili.)

İşte o zaman millet bu Darwinist eğitime karşı tepkisini dile getirsin çok yoğun olarak. Çünkü Allah'ı, dini inkar eden bir sistem Darwinizm. “Allah yaratmadı tesadüfen oldu” diyorsun Allah'a iftira bu. Bilimsellikle de alakası yok. Mantıkla da alakası yok. Şeytanın dalga geçmesi, alay etmesi. İnsanlıkla alay ediliyor. İngiliz derin devletinin dünya ile alay etmesi olayıdır bu. Darwin’i yetiştiren İngiliz derin devletidir.

 

Mehdi ve Talebeleri Hakkında Hadis Açıklamaları

Peygamberimiz (sav) diyor ki; “İmam Mehdi (as)’ın başarısı gerçekte benim başarım” diyor Peygamberimiz  (sav). “Adem (as)’ın, Nuh (as)’ın, Musa (as)’ın, İsa (as)’ın ve diğer tüm Peygamberlerin başarısıdır Mehdi (as)’ın başarısı” diyor.

Ebu Said El Mukri Haris Bin Nasir’den nakletti “İmam Mehdi nasıl tanınacak?” diyor. Peygamberimiz (sav)’e soruyorlar. Dedi ki, “sakinliği ve ağırlığıyla.” Üstünde bir ağırlık olacak ve sakinliğiyle tanınacak. (Kitabu'l-Gaybe Sayfa 13, Sayfa-236)

“Mehdi (as)’ın talebeleri kanaatkardır ve günaha yanaşmazlar” diyor Peygamberimiz (sav). (Bihar’ul Envar Birinci kitap Sayfa-449)

 “Yüce Allah Mehdi (as) talebelerinin kalplerini saf sevgiyle yaratmıştır. Ve münafıklığın her türlü kirliliğinden onları temizler. Dinin gerekliliğini gönülden kabul ettikleri için çehreleri her zaman nurludur.” (Bihar’ul Envar Sayfa-449)

 

Akparti De CHP De Anayasa Değişikliği Hakkındaki Düşüncelerini Halka Açık Açık Anlatsınlar. Neden İtiraz Ediliyor Veya Neden İsteniyor Halk Bilsin

Ama CHP ile uyumlu gitsin AK Parti. MHP ile olduğu gibi CHP ile de üç aşağı beş yukarı asgari müşterekte ittifak ederler. Halkın gözü önünde de tartışabilirler, konuşabilirler. CHP niye karşı olduğunu açık açık anlatsın. AK Parti de bu konuları neden istediğini açık açık anlatsın. İki taraf da açıklamıyor. Hamasi oluyor o zaman. Neden istendiğini bilmiyoruz, neden istenmediğini de bilmiyoruz.



DEVAMINI GÖSTER