Sayın Adnan Oktar'ın 23 Mart 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 23 Mart 2017

 

Müminlerin Aleyhinde Faaliyet Olması Normal Bir Durumdur. Müminin Karşısında Münafıklar ve Deccaliyet Yoksa Asıl O Zaman Anormallik Vardır

Müslüman’ın zaten hakkında aleyhinde muazzam bir faaliyet olacağını Kuran yüzlerce kere vurguluyor. Bir kere değil. Müslüman’ın aleyhinde konuşanlar yoksa, aleyhinde eylem yoksa yani Müslüman’ın münafığı yoksa Müslüman’ın kafiri yoksa Müslüman’ın deccalı, şeddadı, tuğyanı ve dalaleti yoksa karşısında o hastadır zaten. Müslüman’ın karşısında tuğyan olur, dalalet olur, deccal olur, küfür olur, münafıklar olur. Müslüman da Müslümanca mücadele eder, gayret eder. İlimle, irfanla, sevgiyle, buna biz imtihan diyoruz. Bu olmayınca İslam’ı zaten yaşayamayız.

 

(Hakkari’nin Çukurca ilçesinde askeri üs bölgesine sızmaya çalışan PKK’lı teröristler kendilerini fark eden askerlere roketatarla saldırdı. Çıkan çatışmada bir askerimiz şehit oldu, üç askerimiz yaralandı. Şehidimiz yirmi üç yaşındaki Onur Deniz.)

Ağabeyinin aslanı, kabadayıların güzeli, yakışıklısı. Allah seni cennetine almış, ne güzel. Seninle iftihar ediyoruz. Allah şahadetini makbul etsin, kabul etsin, meşhur etsin. Annene babana ne mutlu. Allah bize de sana verdiği nimeti ihsan etsin. Ne güzel sevinç içindesin. Kutlu bir mücadelenin, kutlu bir cihadın sağlam aslan gibi yiğidisin. Kabadayılığın da tescillendi, yiğitliğin de tescillendi. Helal olsun sana.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan bu akşamki konuşmasında sizin de hep anlattığınız gibi Türk İslam alemini bir vücudun uzuvlarına benzetti. “Bizim kimsenin toprağında egemenliğinde gözümüz yok. Biz kardeşlerimizin, soydaşlarımızın, tüm mağdur ve mazlumların haklarının, hukuklarının korunması için mücadele veriyoruz. Ama söz konusu Müslüman olunca söz konusu Türk olunca gözlerin yumulduğuna, kalplerin karardığına şahit oluyoruz. Biz asla böyle davranamayız. İnsan yüreğinin bir kısmından, gözünün, kulağının, bacağının birinden vazgeçer mi?”)

Tayyip Hocam’a bir alkış. Helal olsun. Çok okkalı, çok hikmetli, çok faydalı, gönüllere şifa, sadra ferahlık, hoş bir konuşma yapmış. Allah razı olsun. Tayyip Hocam’a laf yok. Tayyip Hocam’a Allah yardım edecek, inşaAllah. Ediyor ve edecek, görevini yapacak o.

 

(FETÖ’nün 15 Temmuz’daki hain darbe girişimiyle ilgili duruşmada örgütün füze kullanmayı düşündüğü ortaya çıktı. Ankara Polatlı'daki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığı’ndaki olaylara ilişkin davada savunma yapan eski Yüzbaşı İsmail Dumlupınar, eski Tuğgeneral Murat Aygün'ün kendisine uzun menzilli iki fırlatma aracını hazırlaması için emir verdiğini, söz konusu füzelerin Türkiye’nin en uzun menzilli füzeleri olduğunu söyledi. Ve ifadesinde “darbe girişimini öğrendikten sonra yükleme emrine itaat etmedim. Büyük felaketin yaşanmasının önüne geçtim” dedi.)

Demek ki bak aklı başındaymış askerlerimiz. Bu görülüyor. Nereye baksak bir basiret feraset örneği görüyoruz. Ama bazıları da akılsız çıktı. “Komutanım emretti yapıyorum” diyor. Ya kardeşim sen salak mısın? “Adam öldür” diyor. “Kardeşini öldür” diyor. Deli misin sen? Öyle emir mi olur?

 

(Eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kendince tehdit etti. “Recep Tayyip Erdoğan artık yolun sonuna geldi” şeklinde mesaj yazan Amerikalı Neocon yazar Michael Rubin, bir başka mesajında ise, “Erdoğan yolsuzluklar yapmazsa ve cehalet içinde olmasaydı, insanlar kendisine hakaret etmezlerdi” ifadelerini kullandı. Michael Rubin 15 Temmuz öncesi darbe olacağını yazan bir kişiydi.)

Yolsuzluk yapmış da ne yapmış? Üç-beş ceketi var, iki tane paltosu var. Sabahtan akşama kadar Allah için, vatan için, millet için uğraşıyor üç-dört saat uykuyla. Yani çok münasebetsiz, gereksiz bir açıklama. “Yolun sonuna vardı” diyor. Makam arabasına biniyor, gidiyor yolun sonuna varıyor. Allah Allah. Ne yapacak? Duvarı delip geçecek hali yok. İpsiz sapsız, münasebetsiz izahlar. Delikanlımıza laf ettirmeyiz, Tayyip Hocamız’a laf ettirmeyiz. Ben onun dürüstlüğünü görüyorum. Çoluğu çocuğu da çok efendiler, eşi hanımı falan çok temiz insanlar. Herkes görüyor. Hiç iftira atılacak bir yön yok.

 

(İngilizlerin Basın Organı Financial Times, MHP Genel Başkan Adayı Akşener’i manşetine taşıdı. Gazetenin yaptığı haberde Akşener, Türkiye’de Erdoğan’a kafa tutabilecek tek lider olarak gösterildi.)

Kafa tutacak. Niye kafa tutsun? Siyaset ortamında siyasi rakip olarak mücadele verir. Kafa tutmayla ne alakası var?

 

İncil’den Sevgi İle İlgili Sözler

“Sevgiyi yaşayan Allah rızasına uygun yaşar. Allah’ın bize olan sevgisini tanıdık ve buna inandık. Allah sevgidir. Sevgide yaşayan Allah’ta, Allah’ın rızasına uygun yaşar.” (Yuhanna’nın 1. Mektubu 4:16)

“Sevgili kardeşlerim birbirimizi sevelim. Çünkü sevgi Allah’tandır. Seven herkes Allah’ı tanır, sevmeyen kişi Allah’ı tanımaz. Çünkü Allah sevgidir. Sevgili kardeşlerim Allah bizi bu kadar çok sevdiğine göre biz de birbirimizi sevmeye borçluyuz.” (Yuhanna’nın 1. Mektubu 4:7-11) 

“Sevgi, Allah’ın buyruklarına uygun yaşamamız demektir. Başlangıçtan beri işittiğiniz gibi, O’nun buyruğu, sevgi yolunda yürümenizdir.” (Yuhanna’nın 2. Mektubu 1:6)

Sevginin insana kattığı güzel özellikler: “Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. Sevgi (Allah’ın sevgisi) asla son bulmaz…” (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 13:4-8)

 

Peygamberimiz (sav)'in Kılıncı ve Hırkası Mehdi'ye Hediye Olarak Bıraktığı Güzel Emanetlerdir. Mehdi'nin Bu Emanetleri Giydiğini Göreceğiz

Resulullah (sav) dedi ki: “Benim evlatlarımdan Mehdi benim kılıcımla Roma’dan çıkar.” (Mucem-ul Ehadisi, İmam Mehdi cilt 3, sayfa 183) Peygamberimiz (sav)’in kılıcını taşıyacak üstünde Hz. Mehdi (as). Ama bu bir savaş değil de sevgi ziyareti olacağı belli. Yani resmi bir kıyafet giyeceği anlaşılıyor. Çünkü Peygamberimiz (sav)’in kılıcı ve hırkası bütün insanların çok sevdiği ve merak ettiği Resulullah (sav)’den Hz. Mehdi (as)’a hediye edilen hoş, güzel emanetler. Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)’a emanet olarak bırakmıştır. Yani onun kuşanması için, hırkasını da onun giymesi için bırakmıştır. Şu an hırkası çok güzel düzenlenmiş olarak hazır duruyor. Kılıcı da çok güzel düzenlenmiş bakımlı olarak duruyor. Demek ki Roma’yı ziyaretinde Hz. Mehdi (as)’ın üstünde Peygamberimiz (sav)’in hoşlandığı her şey olacak.

 

(Aydın Engin, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde şöyle yazmış. ““Evet” demek. Küçücük kızıma okulunda ders sırasında “evrim teorisi yalandır, yanlıştır. Bu soruların hepsinin cevabı sadece Kuran’da var. Sakın başkalarına kulak vermeyin” diye öğüt veren öğretmenlere “evet” demektir. Kızımın ve kızlarımızın geleceğini karartacak bir sisteme mi “evet” diyeceğim?”)

Evet, Darwinizm’i yıkacaksa ben “evet” diyorum o zaman. Yani sırf bunun için “evet” derim. Ayrıca hükümetin önünde şu an bir engel yok. Yani “evet” deyince mi hükümet kararında değişiklik yapacak? Yani hükümeti şu an bir şeyden korkuyor gibi gösteriyorlar. Yapacak ama yapamıyor. Hükümet şu an hiçbir şeyden korktuğu yok. Her şey yapabilir. O zaman da yapar, o zaman da yapar. Kanun hukuk ne diyorsa onu yapacaktır.

 

Bediüzzaman, Adnan Menderes'in Uçak Kazası Geçirdiği Londra Seyahati Öncesinde İngiltere'ye Gitmemesi İçin Menderes'i Uyarmıştı

Bediüzzaman diyor ki; “Adnan Bey kardeşime selam söyle o bizim himayemizdedir. Eğer biz onu himaye etmezsek eli ile işaret ederek bir anda altı üstüne gelir. Bizi alemi İslam’dan, Pakistan’dan çağırıyorlar. Eğer burayı bırakıp gitsek bir anda altı üstüne gelir. Burayı biz muhafaza ediyoruz” diye dersler veriyormuş Bediüzzaman, Adnan Menderes’le ilgili olarak.

Bediüzzaman İngiltere’ye giderken Londra’ya gidiyordu Adnan Menderes, “aman gitmesin” demiş, “sakın gitmesin” demiş. Bu Ali İhsan Tola’yla Atıf Ural’ı Menderes’e göndermiş. “Seyahatini tehir etsin” demiş. “Gitmesin” demiş. Fakat onlar ulaşamamışlar Menderes’e. Gitti uçak kazası oldu biliyorsunuz. Uçakta ters döndü yani aslı kaldı, ayaklarından asılı kaldı uçakta. Tabii ona bir uyarıydı. Görüyor musun Bediüzzaman’ın harikasına bak. “Aman sakın gitmesin” diyor. Her seyahatine hiçbir şey demiyor. Ama o seyahatini biliyor başına bela geleceğini.

 

İngiliz Gizli Belgeleri

Bu İngiliz gizli belgeleri var. Bunlar şu an insanların izlemesine açıldı yani vakit geçtiği için çok uzun süre geçince elli yıl yahut yüz yıl geçince serbest oluyor. Mesela sayfa numarası 6, belge numarası 9/9, Ekim 1912, Sir Buken’den Sir Grey’e, “Bütün Avrupa Türkiye’si” yani Balkanlar ve Trakya bölgesi tamamı “Hristiyanlara ait olmalıdır” diyor. “Girit Sorunu da Yunanistan’ın lehine mutlaka çözülmelidir” diyor. Yani “o bölgede karşı tarafta hiçbir şekilde Müslüman Türk bulunmaması gerekir” diyor. Onun için İstanbul üstüne bakın operasyona hazırlanıyorlar şu aralar. Geçen günlerde o dikkatimizi çekmişti biliyorsunuz. Mesela sayfa numarası 673, belge numarası 696-3, Eylül 1912 Merling’den Sir Grey’e, “Şimdiki durum yalnız Balkanları ve Avrupa’yı değil fakat Arapları, Ermenileri, Kürtleri ve diğer ırkları da Osmanlı’dan ayırmaya çalışmak gerekir” diyor. Hakikaten de bunları yaptılar. Bak, “Kürtleri de” diyor. “Ermenileri, Kürtleri” Ta 1912’de bak, adamlar açıkça karar almışlar. Mesela 24 Şubat, sayfa numarası 550, belge numarası 554, bunlar açık halka yani bunlar görülebilir. 24 Şubat 1912’deki belge. “Kral Ferdinand’ın en büyük ihtirası İstanbul Merkez olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nu kurmaktır. Şimdilik Avrupa Türkiye’nin çözülmesini bekliyor. O zaman vilayetler kucağına düşecek” diyor. Yani “İstanbul da çok rahat ele geçecek” diyor. “Bölüneceği için, yani federasyonlara ayrılacağı için” diyor. Geçen günlerde İstanbul’u federasyon yapılması konuşması vardı biliyorsunuz. Yine cilt numarası 262, sayfa 759, yıl 1909, Türk karşıtı Hristiyanlara iyi davranmak gerektiğini söylüyor. Türklere haşa bir hayvan ismi vermiş. “Onları ezmek için her kırbaç mubahtır” diyor. Türkleri tenzih ediyoruz, bütün Türk Milletini tenzih ediyoruz. Bu belgelere insanlar rahatça ulaşabilirler.

Sayfa numarası 88, belge numarası 113-3 Kasım 1913. Lord Kitchener’dan yine Sir Grey’e yazılmış. “Türklerin çöküşü tamamlanmış görünüyor.” Diyor. “Sudanlı Türklerin hak diye ileri sürdükleri ne varsa İngiltere’ye geçmelidir” diyor. Ve dediklerini de hemen yapıyorlar zaten. Cilt 10, sayfa numarası 50, belge numarası 59, 29 Ekim 1913, Sir Nicholson’dan Sir Harding’e, İngilizler kendi aralarında yazışıyorlar. Yani İngiliz derin devletinin yönlendirmesiyle. “İmroz ve Bozcaadaları hariç bütün adaların Yunanlılara bırakılmasını sağlayalım” diyor. Aynısı da yapıldı bu. Yani adamlar ne karar aldıysa hepsini yapmışlar.



DEVAMINI GÖSTER